SGK eski Başkanı Acar’dan kritik uyarılar; ‘Kırılgan dönemde haciz işlemleri dikkatli yapılmalı’

Vergi ve SGK borçlarının tahsilinde şirket sahiplerinin bilgisi olmadan tüm gayrimenkullerine ve banka hesaplarına elektronik haciz getirilerek tahsil edilmesinin doğru olmadığını vurgulayan SGK eski Başkanı Acar, ‘’İncitmeden ve o işletmeleri kaybetmeden çözümler hayata geçirilmelidir… Haciz işlemine en son başvurulması gerekiyor. Zaten ekonomi kırılgan bir dönemden geçiyor. Ekonomide yaşanan sıkıntıların üzerine bunlar eklendiği zaman işten çıkarmalar başlayarak sosyal yönden büyük etkilere yol açabilir’’ dedi.

SGK eski Başkanı Acar’dan kritik uyarılar; ‘Kırılgan dönemde haciz işlemleri dikkatli yapılmalı’

Taha TÜTÜNCÜ/Melisa Öztürer ÖZKAN

Kamera: Bircan ÖRSEL / Kurgu: Dilek ÖZYER

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) eski Başkanı Fatih Acar, Türkiye’deki güven sorunu aşılmadan ekonomik durumun düzelmeyeceğini söyledi.

Fatih Acar, Vergi Dairesi Başkanlığı’nda yapılan değişiklikler, sanayiciler ile belediyelerin borçları ve hükümetin açıkladığı mali tedbirler içeren programa ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın taşra teşkilatı defterdarlıklar ile Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) taşra teşkilatı vergi dairesi başkanlıklarının tek çatı altında toplandığını hatırlatan Acar, şunları kaydetti: ‘’Önceden bakanlığın taşradaki temsilcileri defterdarlardı. Daha sonra vergi denetimi ile tahsilatı ayıralım dediler ve 29 ilde Gelir İdaresi Başkanlığı kuruldu. Defterdarların sadece milli evrak görevi kaldı. Bu görev de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilince defterdarlar önemli ölçüde işlevsiz hale geldi. Son yapılan değişimlerde vergi denetimi, 9 ilde kurulan Vergi Denetim Daire Başkanlığı tarafından yönetiliyor. Vergi denetimi dışındaki daha önceki defterdarların tahsilat, muhasebe ve personel işlemleri gibi tüm tahsilat işlemleri Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı defterdarlık adı altında yapılanmaya başlandı. Son yapılanmada 81 ilde defterdarlar var. Denetim görevi ise 9 ilde Vergi Denetim Daire Başkanlığı tarafından yürütülüyor. Bundan sonra Vergi Dairesi Başkanlığı diye bir unvan söz konusu değil.’’

ÖNCE BİLGİLENDİRMEK ŞART

Yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle borçlarını ödeyemeyen veya ödeme zorluğu çeken önemli sanayici ve iş insanlarından SGK ve vergi idaresi tarafından habersiz ve katı bir şekilde tahsilat yapılmaya başlandığını şeklinde geri dönüşümler aldığını ifade eden Acar, özellikle elektronik tahsilat nedeniyle iş insanlarının zor durumda kaldıklarını belirtti. Vergi ve sigorta borçlarının tahsilinde özellikle elektronik haciz işlemi yapılmadan önce mükelleflerin mutlaka bilgilendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Acar, aynı zamanda borçların tecilinde mükellefleri rahatlatacak vade imkanlarının sunulmasının şart olduğunu anlattı. Fatih Acar, ‘’Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ‘geliri nasıl arttırabiliriz’ adı altında bir kaç düzenleme yapıldı. Kurumlar vergisi oranı yüzde 23’ten yüzde 25’e, KDV yüzde 18’den yüzde 20’lere çıkarıldı. Bir taraftan sürekli oynaklık gösteren döviz sebebiyle piyasanın olumsuz etkilenmemesi ve enflasyonun düşürülmesi için faiz oranlarıyla ilgili bir enstrüman devreye konuldu. Yüzde 50’ye kadar faiz oranı arttırıldı. Bütün bunların yanında bakanlık, ‘Bizim gelire ihtiyacımız var. SGK ve birikmiş vergi borçlarını tahsil edelim’ diye bir idari karar aldı. Bursa’da dahil olmak üzere bir çok kuruma elektronik haciz gitmeye başladı’’ dedi.

DOĞRU BİR YAKLAŞIM DEĞİL

İnsanların vergi borcu ve SGK prim borcu olabileceğini dile getiren Acar, önemli olanın bu işletmeleri ayakta tutup yaşatabilmek olduğuna işaret etti. Bu uygulamaların muhatabının binlerce istihdam sağlayan işletmeler oluşunun altını çizen Acar, ‘’Olayın sosyal boyutunu da düşünerek bu tür işlemleri incitmeden ve o işletmeleri kaybetmeden çözümler hayata geçirilmelidir’’ diye konuştu. 2019’dan beri gecikme zammı oranının ticari faiz oranlarının altında seyrettiğini anımsatan Acar, ancak günümüzde bu oranın yüzde 4,5’e yükselerek ilk defa merkez bankası faiz oranlarının biraz üzerinde olduğunu vurguladı. Tüm banka hesaplarına birden haciz gelmesinin doğru olmadığını söyleyen Fatih Acar, ‘’Eski SGK Başkanı ve defterdar olmam sıfatıyla Bursa’da çok sayıda sanayici ve işinsanından ‘Mevcut borç tutarlarımız hiç dikkate alınmadan borç tutarlarımızın 5-10 katı tutarında tüm gayrimenkullerimize ve banka hesaplarımıza haciz koyuluyor. Bu durum Bursa’da tanınan ve yıllarca vergi mükellefi olup plaket almış bizler için çok incitici oluyor’ şeklinde serzenişlere neden oluyor. Bunlar doğru bir yaklaşım değil’’ dedi.

36 AYA KADAR TECİL İMKÂNI VAR

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tabi ki tahsilatını yapması gerektiğini belirten Acar, şöyle devam etti: ‘’Ancak bir iş insanı olduğunuzu düşünün. 500 tane işçinin istihdamını yapmışsınız. Sabah uyandığınızda tüm banka hesaplarınıza elektronik haciz koyulduğunu gördüğünüz anda bu sizi çok incitir. Bu durumda ne yapılması lazım? Borçlu kişilerin ilgili kurumlara davet edilerek bu borçları nasıl ödeyebilecekleri, yasanın tanımış olduğu haklar neler ve bu borcun ödenmesi konusunda konuşularak korkutmadan mükellefin bu borçları ödeyebileceği taksit tutarları da dikkate alınarak tahsil edilmesi gerekiyor. 6183 Sayılı Kanunda 36 aya kadar tecil imkânları var. Teminat alarak bu borçlar tecil ediliyor. Mükellef teminat veriyorsa kendisini zora sokmayacak şekilde tecil faizini de alarak bu şekilde tahsil yoluna gidilmesi, haciz işlemine en son başvurulmasında büyük fayda var. Zaten ekonomi kırılgan bir dönemden geçiyor. Bu sıkıntıların üzerine bunlar eklendiği zaman işten çıkarmalar başlayarak sosyal yönden büyük etkilere yol açabilir.’’

BELEDİYELER ZOR DURUMDA

Bursa Büyükşehir Belediyesi ve ülkemizdeki tüm belediyelerin çok yüksek tutarlı borçlarının kısa vadede tahsilata zorlanmalarının da doğru bir yaklaşım olmayacağını ifade eden Acar, ‘’Belediyelerin yüksek vergi ve prim borçları bugünün borcu değil . 15-20 yıldır ödenmeyen borçlar nedeniyle birikerek bugüne gelen toplam borçların sıkıntısıdır. Biriken borçlar şu anda ödenemez bir noktaya geldi. Belediyeler aynı zamanda sosyal hizmet yerleridir. Bu borçları tahsil ederken belediyelerin sosyal amaçlı hizmetlerini yerine getirmelerine engel olmayacak şekilde bir tahsilat yöntemi geliştirmeye ihtiyaç var’’ dedi. Belediyelerin sorununun kökten çözülmesi gerektiğinin altını çizen Acar, ‘’Türkiye Belediyeler Birliği bir yasa düzenlemesi önerisi sunarak bu sorunu önemli ölçüde hafifletebilir. Belediyelerimize uzun vadeli bir ödeme imkânıyla geçmiş dönem borçlarını tasfiye fırsatı vermemiz gerekiyor. Belediyelerimiz gerçekten zor durumda. Bu siyaset üstü bir sorun ,bu nedenle siyaset üstü bir çözümle sorunu halletmekte fayda var’’ şeklinde konuştu.

ÖNCE GÜVEN SORUNU AŞILMALI

Fatih Acar, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yüksek enflasyon nedeniyle sabit gelirli emekliler ile çalışanların yaşadığı sorunlara karşı enflasyonun düşürülmesi ve kalıcı hale getirilmesi, enflasyon oranlarının düşürülmesi gibi başlıkların yer aldığı bir program açıkladığını kaydetti. Son olarak da birikmiş borçların tahsilatlarının hızlı yapılmasıyla yola devam edilmesine karar verildiğini dile getiren Acar, ‘’Ekonomi sadece para politikasıyla çözebileceğiniz bir şey değildir. Önce güven sorunun aşılması gerekmektedir. İş insanının sermayesi var. Ancak yatırım iklimini göremediği için yatırım yapamıyor. Dövizdeki istikrarsızlık ve yüksek enflasyon enflasyon nedeniyle yabancı yatırımcının ülkeye gelmesinin çok zor olduğunu belirten Acar Bir de vatandaşın yargıya olan güvenini tesis etmek gerekiyor. Bu konudaki sıkıntımızı kabul etmeliyiz. Adalet projesi hukukun üstünlüğü endeksine göre Türkiye 116’ncı sırada yer alıyor. Biz İran, Sudan, gibi ülkeler ligindeyiz’’ diye konuştu.

KURUMLAR BAĞIMSIZ ÇALIŞABİLMELİ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin açıkladığı veriye göre 2021 yılında Türkiye’de alınan 78 karardan 76’sının İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymadığının tespit edildiğine vurgu yapan Acar, ‘’Adalet anlamında bu sorunları gidermeden yargıya olan güveni tesis etmeden, ekonomide aldığımız önlemlerin başarı getirme şansının bulunmadığını ifade eden Acar, bağımsız karar alabilen güvenilir kurumlar olması gerektiğine dikkati çekti. Fatih Acar, ‘’Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), GİB, SGK, BDDK, SPK gibi kurumların bağımsız olması gerekmektedir. TÜİK yüzde 76 enflasyon açıklarken, ENAG yüzde 116 açıklıyor. Bunların olmaması gerekiyor. İhale yasası başta olmak üzere tüm kurumların AB normlarına uygun çalışması gerekiyor. Bu yapısal reformları yapmadan başarıyı elde etmemiz çok zor’’ şeklinde konuştu. Tasarruf konusuna da değinen Acar 2002-2015 yılları arasında 50-55 milyar lira faiz ödemesi gerçekleşirken, 2024 yılı bütçesinde bu rakamın 1 trilyon 276 milyar lira olduğunu, bunun da son 5 yılda çok önemli bir sermaye transferi anlamına geldiğini kaydetti.

HABERİ PAYLAŞ
1 adet yorum var

Bir adet yorum var

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X