Şirketlerin ödeme gücü ve kredi hacmi artacak

Temmuz 2019’dan bu yana ticari kredi faizlerinde yaşanan düşüşle reel sektör şirketlerinin finansman koşulları iyileşti. Firmaların ödeme güçlerinin artması ve kredi hacminin yükselmesi, takibe dönüşüm oranında önemli düşüşleri beraberinde getirecek.

Şirketlerin ödeme gücü ve kredi hacmi artacak

Ekonomide geçen yıl dengelenme süreciyle birlikte reel sektör ve finans sektöründe rasyolarda gözle görülür iyileşmeler yaşandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) son beş toplantıda politika faizini yüzde 24’ten 11,25’e çekerken, kamu bankaları da kredi faiz oranlarını proaktif davranarak bazı vadelerde tek haneye indirdi. Özel bankalar ise zamanla bu sürece dahil olarak kredi faiz oranlarını düşürdü.

2020 yılı şirketlerin hem düşen faizle hem de güçlenen ekonomik aktivite sayesinde ödeme güçlerinin arttığı, kredi hacminin de yükseldiği bir yıl olacak. Bu da takibe dönüşüm oranında önemli düşüşleri beraberinde getirecek.

Kur ataklarının yaşandığı 2018’de kredi faiz oranları yüzde 40’lara dayanmıştı. Hükümetin aldığı tedbir ve atılan adımlarla, enflasyon ve cari denge tarafında pozitif sonuçlar alınırken, faiz oranları ve ülke risk primi geriledi.

Temmuz 2019’dan bu yana ticari kredi faizlerinde yaşanan düşüşle reel sektör şirketlerinin finansman koşulları iyileşti. Firmaların nakit akışlarında iyileşme yaşandı. Faizde düşüş bankaların karlılıklarına da olumlu yansıdı. Böylece hem kredi hacimlerinin arttığı hem de aktif kalitesinde güçlenmenin öne çıktığı bir konjonktür oluştu.

Bu gelişmeler hem bankacılık hem de reel kesimde güven artışıyla birlikte 2020 yılı büyüme hedeflerine uygun bir makroekonomik zemin oluşturuyor.

Sorunlu kredilerde karamsar tablo ortaya koyan senaryolar haksız çıktı

Türkiye’nin 2018’in son çeyreği ve geçen yılın ilk yarısında ekonomideki zorlu sürecin yanı sıra kredi faizlerinin yüksek seviyelere çıkması, reel sektörün kredilerini geri ödeme kabiliyetinde zorlukları da beraberinde getirmişti.

Özellikle inşaat ve enerji sektöründe yaşanan problemler nedeniyle piyasada, karamsar senaryolar konuşulmaya başlanmıştı. Sorunlu kredi rasyosunun (NPL) çift haneyi görebileceği dahi senaryolar arasına girmişti.

Son 1,5 yılda kredileri canlandırmak adına çeşitli düzenleme ve kredi kampanyalarıyla piyasalarda hareketlilik sağlandı. Başta kamu bankaları olmak üzere kredi kanalları doğru ve faydalı alanlarda kullanıldı.

Ekonomiye katma değer üreten, ancak kur ve faiz artışlarından dolayı geçici sorunlar yaşayan firmalara yönelik yeniden yapılandırmalar bu dönemde hız kazandı.

Net işletme sermayesi ya da kısa vadeli finansman ihtiyacı duyan şirketlere, yapılan desteklerle bu firmaların üretimlerini sağlıklı sürdürebilmeleri sağlandı. Böylece şirketlerin hem aktif kalitesi hem de borç ödeme kabiliyetleri arttı.

Sonuç olarak; sorunlu kredilerde 2019 yıl başındaki karamsar tablo ortaya koyan senaryolar haksız çıktı. Bankacılık sektörünün kredi verme iştahındaki artışla kredi bakiyesi 2019 sonunda bir önceki yıla kıyasla yüzde 11’lik artışla 2 trilyon 394 milyar TL’den 2 trilyon 657 milyar TL’ye ulaştı. Sorunlu kredi rasyosu 2019 sonunda yüzde 5,3 seviyesinde gerçekleşti.

Ekonomik iyileşme sermaye ve sürdürülebilir karlılığa destek olacak

Türk bankacılık sistemi özellikle Ağustos 2018’de zirve olan dalgalanmalara karşı güçlü sermaye ve likidite yapısıyla karşı koydu. Bu süreçte sektörün geçmiş yıllardaki tecrübesi ve yetkin insan kaynağı olumlu sonuç alınmasında önemli rol oynadı.

Gelecek dönemde ekonomideki canlanma ve reel kesimin nakit akışlarını düzenleme kabiliyetindeki artış, finansal sistemin işleyişini etkin hale getirecek. Ekonomik iyileşme, banka bilançolarında daha kaliteli aktif yapısı, daha güçlü sermaye ve sürdürülebilir karlılığa destek olacak.

2020 yılı şirketlerin hem düşen faizle hem de güçlenen ekonomik aktivite sayesinde ödeme güçlerinin arttığı, kredi hacminin de yükseldiği bir yıl olacak. Bu da takibe dönüşüm oranında önemli düşüşleri beraberinde getirecek.

TL kredilerde yüzde 15 civarı büyüme potansiyeli

Deniz Yatırım Stratejisti Orkun Gödek, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, bu süreçte Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) cephesinden gelen iki önemli adımın bankalar ve sürecin yönetimi açısından önemsemek gerektiğini söyledi.

Öncelikle geçen yıl başlangıcında sorunlu kredilerin seviyesine yönelik muhtemel yorumların önüne geçmek adına yapılan sözle yönlendirme ve devamında son çeyrekte atılan 46 milyar liralık adımın özellikle genel algı açısından destekleyici olduğunu hatırlatan Gödek, şunları kaydetti:

“Öte yandan Merkez Bankası’nın dış finansal koşullardaki destekleyici rüzgardan ve enflasyondaki gerilemeden yararlanarak faiz indirim döngüsü içerisinde yer alması birey ve şirketlerin yararlanacağı kredi maliyetlerinde aşağı yönlü hareket oluşmasına zemin hazırladı. 2019’un tamamında yapılan 1200 baz puanlık faiz indirimi 2018’deki sıkılaştırmanın getirdiği mecburi baskının ortadan kalkmasını sağladı.

Pozitif yansımayı toparlanan iç tüketim, arzu edilen ölçekte olmasa da güven endeksleri, özel sektör PMI, otomobil ve konut satışları gibi farklı öncü indikatörlerden teyit etmek mümkün. Ayrıca, zorunlu karşılıklarda yapılan ayarlamaların ardından kamu bankaları önderliğinde kredi ivmelenmesine devam eden süreçte özel bankaların da katılım sağlaması Türk lirası cinsinden kredilerde yıllık yüzde 15 civarı büyüme potansiyelini ortaya koydu.”

AA

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X