Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden birisi olan Aydın’da geçtiğimiz 2021 yılında yaşanan kuraklık ile birlikte üreticiler zor günler geçirirken, bu yıl da beklenen yağışların olmaması ve barajlardaki doluluk oranı üreticileri endişelendirdi. Ancak son günlerde etkili olan yağışlar, çiftçilerin yüzünü bir nebze de olsa güldürdü. Özellikle yaşanan yağışlar ile birlikte toprak suya doyarken, üreticiler de tav suyu için barajlardan su kullanmadı. Barajların doluluk oranlarını gören üreticiler ise Haziran ve Eylül ayları arasında yoğun olan sulama sezonu için endişelenirken, yağışlarla birlikte 2023 sulama sezonu için umutlandı. Aydın Valiliği başkanlığında paydaş kurumlar ile birlikte hazırlanan “en kötü senaryo” planları da hazır bekletilirken, Aydın Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı ve Efeler Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu, modern sulama tekniklerine geçilmesinin önemine dikkat çekerek “Şu an tümüyle modern sulama tekniklerini kullanıyor olsak bu suyumuz bile 2 yıl yeter” dedi.
Geçmişte yaşanan kuraklıklardan ders alınarak hazırlıklar yapıldığını belirten Kendirlioğlu; “Yağmurlar ve barajların doluluğu ile ilgili konuya girdiğimizde biraz geriye gitmekte fayda var. En yakın 2007 ve 2021 yıllarında yaşanan kuraklıklara göz atmamız gerekiyor. 2007 yılındaki kuraklığa çiftçilerimiz biraz hazırlıksız yakalanmıştı. Büyük sıkıntılar çekilmişti. 2021 yılındaki kuraklıkta ise 2007’den ders alarak yetkili kurumlarımız, ziraat odalarımız ve valiliğimizin katkılarıyla bu konuyu masaya yatırdık. Bu konuda en kötü, orta ve en iyi senaryoyu görüştük. Neler yapılması gerektiği konusunda hazırlanan plan ve projeyi de kamuoyuna duyurduk. Bizzat sahanın içerisinde olan insanlar olarak biz bunu yaşıyoruz. Bunun için sıkıntıları biliyoruz. Sıkıntıları bildiğimiz için de karar veren mercilere yönlendirme yapabiliyoruz” dedi.
Geçen seneye göre barajlardaki doluluk oranlarının yeterli olmadığını belirten Kendirlioğlu; “Şu anda sanki 2021 yılı senaryosunun aynısı olacak gibi bir durum söz konusu. Son yağışlar tabi bizim yüzümüzü güldürdü. Tav suyu anlamında barajlardan hiç su kullanmadık. Mevcut yağmurlar ve akarsuda biriken yatak suları ile bugüne kadar idare ettik. Aydın’da sulama sezonu Haziran 15-20 gibi başlar Eylül ayının 10-15’lerine kadar sürer. Yani en yoğun sulama sezonumuz takriben 2,5-3 ay sürer. Şu anda yaptığımız hesaplara göre yaklaşık 1,5 aylık bir suyumuz var. Yani 45 günlük bir suyumuz var. Biz bunu yağan yağmurlarla ne kadar geç verebilirsek o kadar bizim için önemli. Çünkü bütün ürünlerin su ihtiyacı en çok Temmuz ve Ağustos’ta ortaya çıkıyor. Biz de Temmuz ve Ağustos aylarında bu suyu en iyi şekilde ekonomik olarak nasıl verebilirizin planlarını yaptık. Ben bu sezonu daha az bir hasarlar atlatacağımızı düşünüyorum. Muhakkak verim anlamında bir hasar oluşacaktır. Çünkü çiftçilerimiz sadece bu su ile kalırlarsa, bu su yetmez. Yeraltı suları, artezyen, göller, yatak suları, kendi imkanları gibi desteklerle bu sezonumuzu az hasarla atlatırız diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“2024’TE ÇOK BÜYÜK SIKINTILAR BİZİ BEKLİYOR”
Önümüzdeki kış aylarında da aynı yağış tablosu olması halinde 2024 yılında daha büyük sıkıntıların yaşanabileceğine dikkat çeken Kendirlioğlu; “Benim endişem 2024 yılı. Çünkü zaten boş olan barajların tekrar dolması çok uzun ve iyi yağışlar ile oluyor. Yine önümüzdeki kış ayında buna benzer bir yağış tablosu ile karşılaşırsak, çok büyük sıkıntılar bizi bekliyor. Kuru tarım bizi bekliyor açıkçası. Burada iyi bir yağmurun olması ile ilgili bizim temenniden başka yapabileceğimiz bir şey yok. Ancak yıllardır söylüyoruz. Bizim vahşi sulamadan vazgeçmemiz ve modern sulama tekniklerine bir an önce geçmemiz gerekiyor. Eğer modern sulama tekniklerine tamamıyla geçmiş olsak şu anki suyumuz bize 2 sene yeter. Bunu net olarak ifade etmekte fayda var. Vahşi sulama ile modern sulama teknikleri arasında en kötü ihtimalle yüzde ve daha fazla su tasarruf etme imkanı var. Yağmurlama, damlama gibi teknikleri kullanmalıyız. Ancak burada devletimizin devreye girmesi gerekiyor. Gerek tarım kredileri ile gerek devlet bankalarıyla üreticiye uzun vadeli krediler ya da hibeler şeklinde destek verilmeli. Şu an bir dekar tarlaya basınçlı su yani damlama veya yağmurlama yapabilmesi için dekarda 10 bin TL ve üzeri rakamlar söz konusu. Bunu çiftçimizin kendi imkanlarıyla yapması mümkün değil. Burada devletin devreye girmesi gerekiyor” dedi.
“ŞİMDİDEN TEDBİR ALMALIYIZ”
Suyun bol olduğu dönemlerde tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Kendirlioğlu; “Ayrıca biz de şöyle bir yanlış var. Ne zaman kuraklık kapımıza dayansa o zaman bu tür tedbirler aklımıza geliyor. Kuraklık bittiğinde, bol yağışlar olduğunda çok hızlıca unutuyoruz. Halbuki bu tür tedbirler suyun bol zamanında alınmalı ki, kıt zamanda devreye girsin. Maalesef böyle bir kısır döngü var. Uzmanların söylediğine göre 2050 yılına kadar periyodik bir şekilde tarımsal kuraklığın yaşanma ihtimalinin yüksek olduğu söyleniyor. Biz bu konuda şimdiden tedbir almalıyız. Tarımda anında tedbir çok işe yaramıyor. Önceden tedbir alınması gerekiyor. Telafisi mümkün olmayan sonuçlara gebe kalabiliyor. Çok dikkatli olmalıyız. Çünkü tarım çok önemli. Gıda çok önemli. Gıda güvenliği çok önemli. Bunun için artık seçimlerden sonra bu tür şeylere odaklanmalıyız. Çünkü o raflarda gördüğümüz ürünler raflarda yetişmiyor. O raflara gelene kadar 1 yıl geçiyor. Bunu da çok iyi analiz etmek gerekiyor. Dünyada artık gıda milliyetçiliği diye bir kavram gelişti. Artık ‘param var ithal ederim’ mantığı da çürüdü. Onun için tarımda su çok önemli. Suyu tasarruflu kullanmamız gerekiyor. Biz su zengini bir ülke değiliz ve mevcut olan suyu da en ekonomik şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.