Bursalı ayakkabı ustası Efkan Tuna da, dedesinden kalma 80 yıllık barakasında tam 40 yıldır ayakkabıcılık yapıyor. Ailesinin ekmek teknesi olan bu küçük barakada 15 yaşında bir çırak olarak başladığı ayakkabıcılık serüvenini, usta olarak sürdürüyor. Durakardı Sokak’ta geriye kalan son dört ayakkabıcı barakasından yükselen örs çekiç seslerinin “tüketim algısına yenik düşerek günbegün cılızlaştığını” belirtiyor Tuna…
Değişen kent kültürünün etkisiyle kişiye özel yaptırılan ayakkabıların yerini Çin malı ya da kötü malzeme kullanılarak üretilen “merdivenaltı” atölyelerin fabrikasyon ürünlerinin aldığını belirten Efkan Tuna, “Artık çok az kimse ayakkabılarını tamir ettiriyor. Tüketim merakı, bizi elimizdekini değerlendirmekten de alıkoyuyor” diyor.
Yeni ayakkabı ustalarının yetişmediğini de sözlerine ekleyen Tuna, şunları dile getiriyor:
“Ayakkabı yaptırma kültürümüz kayboldu. Eskiden kartonda ayak ölçüsü alır, çizer, üstünün ölçüsünü de belirlerdik. Istampa çıkarır, modelini keser, ayakkabıyı yapardık. Şimdi kösele ayakkabı kimse kullanmıyor. Kullanılanlar da kötü malzemeden köseli ayakkabıyı ucuza almayı tercih ediyor. Artık insanlar eskisi kadar uğramıyor sokağımıza, zor geliyor ve bizler bu barakalarda ayakkabıcılık mesleğini sürdürmeye çalışan son nesiliz.”
‘Gençler tamirden habersiz’
Gençlerin ayakkabının tamir edilebileceğinden bile habersiz olduğunu ifade eden Efkan Tuna, şöyle devam ediyor:
“Tamir nedir bilmiyorlar. Geçenlerde gelen bir müşterimizin oğlu, ünlü bir markanın mağazasından 300 küsur liralık bir spor ayakkabı almış. Dikişleri patlamış. Babası tamir ettirmek istemiş ama çocuk dikişli ayakkabı giymek istememiş. Babası tamir için ayakkabıyı bana getirdi. Ben de onardım. Genç arkadaşımız inanamadı. Çünkü ona göre dikiş belli olacaktı. Benim nereyi, nasıl tamir ettiğimi anlayamadı bile. Sonuçta mutlu oldu. Ayakkabısını kullanmaya devam etti. Kısacası, tüketim merakımıza yeniliyoruz.”