Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimini organize eden sözde “yurtta sulh konseyi” üyesi eski tuğamiral Sinan Sürer’in odasında ele geçirilen Türkiye’nin bölünmesini amaçlayan planın hazırlandığı tarihte yaşanan gelişmeler ve terör saldırıları, karanlık senaryonun devreye konulmuş olabileceği yorumlarına neden oldu.
AA’nın önceki gün “Darbeci generalin odasından Türkiye’yi bölme planı çıktı” başlığıyla verdiği haberde, Sürer’in Genelkurmay Başkanlığındaki odasında bulunan “gizli kişiye özel” antetli 19 sayfalık dokümanda, ülkede etnik ve mezhebe dayalı iç savaş çıkarılması planı yer alıyordu.
Planın, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden önce hazırlandığı anlaşılıyor.
Söz konusu tarihin öncesi ve sonrasında İstanbul, Ankara ile Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan bazı toplumsal olaylar, planın uygulanmış olabileceğini düşündürüyor.
Türkiye’nin gündemini değiştiren olaylar
Gezi eylemleri sırasında hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz, 31 Mart 2015’te İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne avukat kimliğiyle aranmadan giren DHKP-C’li 2 terörist tarafından şehit edildi.
Bir anda Türkiye’nin gündemini değiştiren menfur saldırıya ilişkin hazırlanan iddianamede, eylemin toplumda kaos ve korku oluşturmak, devleti istikrarsızlaştırmak amacıyla yapıldığı vurgulandı.
Aynı yılın ocak ayında İstanbul Sultanahmet’teki Emniyet Turizm Şube Müdürlüğüne düzenlenen bombalı intihar saldırısında bir polis memuru şehit oldu. Saldırıdan bir gün sonra terör örgütü DHKP-C eylemi üstlendi.
Bu olaydan bir süre sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasına el bombası ve uzun namlulu silahla düzenlenen saldırıda ise 2 polis yaralandı. Saldırıyı düzenleyen DHKP-C’li olay yerinde etkisiz hale getirildi.
İstanbul’da 1 Mayıs kutlamaları sırasında uyarılara rağmen bir grubun neden olduğu yasa dışı olaylarda 6 polis ve 18 eylemci yaralandı.
İstanbul Sultanbeyli’de, Fatih Polis Merkezi’ne bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda, bir polis şehit oldu, 2 saldırgan öldürüldü, yaralanan 10 kişi hastaneye kaldırıldı.
Ankara’daki Barış Mitingi için Türkiye’nin dört bir tarafından gelenlerin toplanma yeri olan tren garının önünde düzenlenen canlı bombalı eylemde, 100 kişi hayatını kaybetti, 391 kişi yaralandı. Saldırı, tarihe “Türkiye’nin en kanlı terör eylemi” olarak geçti.
Planın merkezinde seçimler var
Planda, Doğu ve Güneydoğu’nda Kürt vatandaşları isyana sevk ederek, bölgenin ülkeden koparılması gerektiği belirtiliyor. Bu kapsamda bölge halkını isyana sürükleyecek eylemler yapılması ve illegal gruplara silah başta olmak üzere gereken lojistik desteğin verilmesi isteniliyor.
Plandaki saha çalışmalarında HDP’nin yüzde 7 oranında oya sahip olduğu, barajı aşamadığı taktirde AK Parti’nin tek başına iktidar olacağı ifade ediliyor.
HDP’nin barajı geçebilmesi için partililerle temas sağlanması gerektiğine dikkat çekilen planda, AK Parti’nin yeniden iktidar olması halinde, “Durumun aynı şekilde devamı halinde geçmişte alınan (seçim) sonuçların esiri olacağımız unutulmamalı” tespiti yapılıyor.
7 Haziran genel seçimlerine 2 gün kala HDP’nin Diyarbakır mitinginde, art arda 2 patlama meydana geldi. Olayda 2 kişi yaşamını yitirdi, 100’den fazla kişi yaralandı. Saldırının HDP’nin oylarını yükselttiğine dair o dönem yorumlar kaleme alınmış, seçimden önceki anket sonuçları da örnek gösterilmişti.
Seçimlerde AK Parti tek başına iktidar olacak sayıya ulaşmayınca parti yetkilileri hükümet kurmak için muhalefet temsilcileriyle görüşmelere başladı.
O günlerde bir saldırı haberi de Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinden geldi. Amara Kültür Merkezi’nin bahçesinde düzenlenen canlı bombalı saldırıda 34 kişi öldü, 104 kişi yaralandı.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, basın açıklaması yaptığı esnada polisten kaçan PKK’lıların açıklamanın yapıldığı yerden geçtikleri sırada Elçi vurularak yaşamını yitirdi. Bölge halkının derinden etkileyen olay, ülke gündeminde uzun süre yer edindi.
Planda iç savaş çıkarılması kadar dış politikada da Türkiye’yi zor durumda bırakacak senaryolara da yer alıyor.
Türkiye üzerinde baskı oluşturmak için her türlü yola başvurulması gerektiği ifade edilen planda, bu amaç doğrultusunda hareket edecek grupların yurt dışından destek bulabileceği belirtiliyor.
Planda, Türkiye’nin ikili ilişkilerinin iyi olduğu ülkelerle karşı karşıya getirilebileceği önerisi, 24 Kasım 2015’te düşürülen Rus uçağı olayını hatırlatıyor. Türkiye ile Rusya’yı savaşın eşiğine getiren hadise bu döneme denk geliyor.