Diyetisyen Doç. Dr. Günay Eskici, sonbaharın gelmesiyle birlikte havanın gittikçe soğumaya başladığını, insanların kapalı alanlarda bulunmak durumunda kaldıklarını ve koronavirüs vaka sayısının her geçen gün arttığını bildirerek, hastalığa karşı son derece dikkatli ve özenli davranılması gerektiğini söyledi. Koronavirüs salgınına karşı maske, mesafe ve hijyenin çok önemli olduğunu vurgulayan Eskici, bununla birlikte fiziksel aktivite, yeterli dinlenme ve uyku ile beslenmenin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisinin de yadsınamaz olduğunu kaydetti.
‘YETERLİ VE DENGELİ BESLENME ÖNEMLİ’
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde düzenli fiziksel aktivitenin de gözardı edilmemesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Günay Eskici, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bize haftada en az 150 dakika orta şiddetli bir aktivitede bulunmayı öneriyor. Haftada 5 gün 30’ar dakika ya da haftada 3 gün 50 dakikalık tempolu yürüyüşler yapabiliriz. Önümüz kış, dışarı çıkmamız mümkün değil diyorsanız, ev içinde mutlaka fiziksel olarak hareketler yaparak aktif olmamızı sağlayabiliriz. Bir diğer konu ise kişilerin zayıflamak için yaptıkları uygulamalar. Özellikle evde olduğumuz bu dönemde vücutta kilo artışları gözlemleniyor. Kiloları vermek için kesinlikle şok diyetler, açlık diyetleri, tek besine dayalı diyetlerden uzak duralım. Çünkü bu diyetler, bağışıklık sistemimizin zayıflamasına, hastalığa karşı daha dirençsiz hale gelmemize sebep oluyor. Bizim için temel nokta yeterli ve dengeli bir beslenmedir. Bunu da beslenmede çeşitlilik sağlayarak, yaratmaya çalışalım. Sebze ve meyveleri gökkuşağı renkleriyle çeşitlendirmeye çalışalım. Düzenli fiziksel aktivite yapalım. Yeterli uykumuzu aldığımız müddetçe bağışıklığımızı güçlendirmiş oluruz” dedi.
‘GÜNLÜK İKİ VEYA ÜÇ PORSİYON MEYVE TÜKETİLMELİ’
Koronavirüse karşı etkili bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte, beslenmede de mucizevi bir gıdanın olmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Günay Eskici, şunları söyledi:
“Bizim yapacağımız öneriler, genel sağlımızın ve bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesi adınadır. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. İlk olarak antioksidanları bu grup içerisinde sayabiliriz. Antioksidanlar A, C, E vitaminleri ve selenyum minarelinden oluşan gruptur. A vitamini dediğimiz beta karoteni ve C vitaminini sebze ve meyvelerden bol miktarda alabiliriz. Yeşilliklerimiz, sebze ve meyvelerimiz antioksidan, beta karoten ve C vitamini açısından zengindir. Bunların içerisinde özellikle narımız antioksidan içeriği çok yüksek olan bir meyvedir. Günlük beslenmemizde biz iki veya üç porsiyon meyve tüketmeye önem gösterelim. Narın antioksidan değeri yüksektir. Günde bir nar tükettiğimizde iki porsiyon meyve tüketmiş oluruz, yanında da bir tane turunçgil grubundan bir meyve tükettiğimizde C vitamini ihtiyacını karşılamamıza destek olacak ve bağışıklık sistemimizi güçlendirecektir. Bir nar ve yanında bir elma ile birlikte günlük ihtiyacımızı karşılayabiliriz. E vitaminini; yağlı tohumlardan ve bitkisel yağlardan alabiliriz. Çinko da bağışıklık sisteminin üzerinde son derece etkili olan minerallerden. Aynı zamanda antioksidan önemi de dikkat çekiyor. Çinkoyu biz kuru fasulye, nohut ve mercimek gibi yiyecekler ile karşılayabiliriz. Haftada iki kez, üç kez kuru fasulye, nohut, barbunya gibi yiyeceklerimizi sofraya getirelim. Bunun dışında yağlı tohumlar dediğimiz fındık, ceviz, badem gibi yiyecekler çinko açısından zengindir.”
‘HAFTADA İKİ GÜN BALIK’
D vitamininin bağışıklık sistemini güçlendiren vitamin ve hormon olarak bilindiğini de ifade eden Eskici, “D vitaminini bildiğiniz gibi güneş ile alıyoruz. Bununla birlikte D vitaminini yumurta sarısı, karaciğer ve balık gibi gıdalar ile alabiliyoruz. Haftada 2 gün balık yemeye özen gösterelim. Biz sardalya, hamsi, somon gibi bunun dışında ceviz, keten tohumu ve semizotu gibi yiyeceklerle de Omega 3 ihtiyacımızı karşılayarak, bağışıklık sistemimizi güçlendirebiliriz. Bu dönemde D vitamini düzeylerimizi kontrol ettirelim. Mevsim olarak güneş ışığından çok da yararlanamayacağımız bir mevsime giriyoruz. Doktor önerisiyle zaten takviye gerekiyorsa bu takviye bize yapılacaktır. Bunun dışında bağışıklık sistemini güçlendirmek için probiyotiklerin ve prebiyotiklerin önemi de yadsınamaz. Probiyotikler bağırsağımızdaki yararlı bakterilerdir. Biz lifli gıdalar tükettiğimizde, bu mevsimde brokoli, pırasa, karnabahar, soğan ve sarımsak tükettiğimizde probiyotiklerin temel gıdası olan prebiyotikleri vücudumuza almış oluyoruz. Yoğurt ve kefir tükettiğimizde de yine günlük beslenmemiz için almamız gereken probiyotikleri almış oluyoruz” dedi.
DHA