Türkiye’nin güçlü büyümesi ve açıklanan öncü göstergelerin 2018’in görünümüne ilişkin pozitif beklentileri güçlendirmesi, yurt dışı yerleşiklerin TL varlıklarına ilgisini artırırken, buna bağlı olarak döviz kurlarının düşüş tahminlerinin de daha yüksek sesle dillendirilmesini sağlıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerinden derlenen bilgilere göre, yurt dışı yerleşiklerin Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) ve hisse senedi tarafında 52 haftalık kümülatif alımları 11,8 milyar dolara ulaşarak 2013 yılından bu yana en yüksek seviyesine çıktı. 52 haftalık kümülatif işlemlere göre DİBS’te 9 milyar dolar ve hisse senedinde 2,8 milyar dolarlık net alım gerçekleştiren yurt dışı yerleşik kişilerin, Türkiye’nin yüzde 6-7 arasında büyümesinin beklendiği 2017’nin ardından ekonomi güveni, tüketici güveni, öncü imalat ve ihracat gibi verilerin pozitif görünüme işaret etmesini fiyatladıklarını gösteriyor.
POZİTİF HAVA SÜRÜYOR
TL varlıkları üzerinde en önemli baskı unsuru olan enflasyonun, küresel piyasalarda devam eden risk iştahı ve TCMB’nin sıkı duruşunu devam ettirmesinin etkisiyle yıllık bazda düşüşe geçeceği beklentilerinin artması, gerek yurt içi gerekse yurt dışında yerleşik yatırımcıların bu varlıklara yönelmesini sağladı. Bugün açıklanan verilere göre, yüzde 1,02 ile son 6 yılın en düşük ocak ayı artışına işaret eden enflasyon, yıllık bazda da yüzde 11,92’den yüzde 10,35’e geriledi. Son 2 haftada açıklanan ocak ayına ilişkin makroekonomik veriler, 2017’deki pozitif havanın bu yılın ilk çeyreğine taşınacağına da işaret ediyor.
ÖNEMLİ ARTIŞLAR DİKKAT ÇEKİYOR
Tüketici Güven Endeksi, ocakta geçen yılın aralık ayına göre yüzde 11,1 artış gösterirken, Reel Kesim Güven Endeksi de önceki aya göre 5 puan artarak 108,3 seviyesine çıktı. Ekonomi Güven Endeksi ise aylık yüzde 10 artarak 95,3’ten 104,9’a ulaştı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, ihracat, ocakta geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 16,3 artarak 12,2 milyar dolar oldu. Son açıklanan imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi’nin ocakta son 7 yılın en güçlü genişlemesini yaparak 55,7’ye çıkması da ‘Türkiye’de büyümenin sanayi ve üretim ağırlıklı bir vitese geçiş yaptığına işaret ettiği’ şeklinde değerlendirildi.