Burası Hint Okyanusu’nun ortasındaki Büyük Adaman Takımadaları’nın kıyısında bulunan Kuzey Sentinel Adası.
.
Andaman ve yakınklarındaki Nicobar Adaları Hindistan toprağı sayılıyor. Bu yüzden Andamanlı yerlilerin yanısıra bir çok Hintli de bu adalarda yaşıyor.
Fakat böyle bir geziyi Kuzey Sentinel Adası’nda asla yapamazsınız. Bu küçük adanın yerlileri diğer kabilelerden çok farklı.
Adanın diğer kıyılardan uzak olduğu kesin, fakat Amazonlar’ın ücra bir köşesi gibi ulaşılamaz bir nokta da değil. Fakat ada halkı kayıtlara geçen tarihin başından beri dış dünyayla bağlantıyı reddetmiş.
Amazon Yağmur Ormanları’nda ulaşılması zor alanlara gizlenmiş kabilelerin aksine, aslında Sentinelliler yüzyıllardır bilinen bir toplum. Fakat dışarıdan gelen bağlantı kurma çabalarını oklarla saldırarak uzaklaştırıp herhangi bir yabancı toplumla bağlantı kurmak istemediklerini yüzyıllardır açıkça belli ediyorlar.
Avrupalı sömürgecilerin daha büyük Andaman Adaları’na yaptıkları ziyaretler ve batık gemiden kurtulup vahşi Kuzey Sentinel Adası’nda hayatta kalmaya çalışanlar haricinde, Sentinel Adası büyük ölçüde bakir kalmış.
1880 yılında İngiliz bilim insanı M.V Portman liderliğindeki bir keşif ekibi 6 yerliyi adadan zorla kaçırdı
Bu 6 yerlinin bir kısmı hastalıktan öldü. Hayatta kalanları ise keşif ekibi yanlarında hediyelerle adaya geri bıraktı. Bu ziyaretin dışında ada halkı 20. yy’ın ortasına kadar bir daha rahatsız edilmedi fakat Portman fotoğrafta görülen Andamanlı kabile üyelerinin üzerinde antropolojik çalışmalarını sürdürdü.
1981 yılında Primrose isimli Panamalı yük gemisi ada kıyısındaki resiflerde çakılı kaldı. Sentinel yerlileri, gemideki silahsız mürettebat kurtarılmayı beklerken üzerlerine oklar yağdırdı. Primrose’un batık kalıntısı bugün hala Sentinel kıyısındaki resifte duruyor.
‘Sentinelese’ adı verilen Kuzey Sentinel Adası’nın sakinleri dış dünyayla neredeyse hiç bağlantı kurmuyorlar ve kurulması adına yapılan girişimleri de saldırılarla engelliyorlar. Bu yüzden adalılara ait fotoğraflar genellikle uzaktan veya havadan çekilmiş fotoğraflar olabiliyor. Sentinel Kabilesi tarım yapmıyor ve 10000 yıl öncesindeki toplumlar gibi ‘avcı ve toplayıcı’ olarak yaşıyorlar.
Bundan 10 yıl sonra, Hint antropolog Madhumala Chattopadhyay yaptığı bir kaç ziyaret sırasında adalılarla dostane iletişimler kurmayı başardı. Fakat daha sonra ada halkını dış dünyadan geçebilecek olan hastalıklardan korumak için Hint Hükümeti bu antropolojik gezileri durdurma kararı aldı.
O ziyaretlerden sonra Sentinelliler arkadaş canlısı tavırlarından tekrar uzaklaştılar. 2004 yılında Hint Okyanusu’nda meydana gelen tsunami sonrasında bölgede incelemeler yapan helikoptere oklarla saldırdılar. Bir başka ilginç nokta ise; Sentinel Halkı bu fırtınayı önceden tahmin etmiş ve adanın yüksek bölgelerine kaçarak tehlikeyi atlatmışlardı.
İlerleyen zamanda Sentinel Kabilesi daha da ileri gitti ve 2006’da iki balıkçı adaya fazla yaklaştıkları için öldürdüler.
27 yaşındaki Alabamalı turist John Allen Chou, , önce Sentinel’in yakınındaki Andaman ve Nicobar adalarına seyahat etti. 16 Kasım’da balıkçılara rica etti ve çok merak ettiği Kuzey Sentinel Adası’na gitti.
Ardından modern dünyadan izole bir hayat yaşayan Sentinel kabilesiyle buluşmak için yola koyuldu. Adaya yaklaştıklarında balıkçıyı geride bırakıp bir kanoya bindi. Sahile ulaştığında başına geleceklerden habersizdi.
Plajda olanları gören balıkçı korkup kaçtı. Bir gün sonra döndüklerinde ise, ABD’li turist Chau’nun cesedi deniz kıyısındaydı. Kendi yaşam alanlarına gelen davetsiz ABD’li turisti sahilde avlamak üzere pusuya yatan kabile, ABD’li turisti okla avladı. Kıyıya yaklaşan turisti okla avlayan kabile, yaralanan ABD’li turistin boynuna ip bağlayıp saatlerce kumda sürükledi. Daha sonra turisti beline kadar kuma gömen kabile, ölene kadar işkence yapıp eğlendi.
Günümüzde bu ada hala hem ada sakinlerinin hem de ziyaretçilerin güvenliği için ‘girişe kapalı bölge’ olarak tutuluyor. Bölgeye herhangi bir bilimsel gezi çalışması yapılmıyor ve Sentinel Kabilesi modern toplumdan uzak olarak yaşamına devam ediyor.