Yalnız hissedenler edebiyata sığınacak

Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet adlı romanıyla yeniden okurlarla buluşan Murat Gülsoy, “Son romanımda her şey günümüzdeki gibi olsa da, yalnız hissedenler için yeni bir teknoloji var” dedi.

Yalnız hissedenler edebiyata sığınacak

DİLEK ATLI

Can Yayınları’ndan çıkan yeni romanı Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet ile raflarda yerini alan Murat Gülsoy, farklı bir hikayeyle okuyucularıyla buluştu.

Son kitabında İstanbul’un 2015 yazında geçen bir hikaye anlattığını belirten Gülsoy, romanın konusuyla ilgili şunları söyledi:

“Romanın bir çekirdeği vardır. Çekirdekte de bir fikir yer alır. Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet’te, her şey günümüzdeki gibi ama yeni bir teknoloji var. Ölmüş insanların zihinlerini yaşayan insanların zihinlerine transfer ediyoruz. Bu da yalnızlara özel bir hizmet olarak sunuluyor. Artık yalnız hissetmiyorsunuz. Çünkü ölmüş bir insanın zihnine, kendi zihninizi konuk ediyorsunuz. Son romanımın fikri de buradan çıktı.”

 

‘YAZMAK, YAZARI DEĞİŞTİRİR…’

Son romanında Borges, Tanpınar, Nerval, Atılgan ve Atay gibi yazarlara göndermede bulunan bir kurguya sahip olmasını, hikayenin geçtiği zamanla bir hesaplaşma olarak da değerlendiren Gülsoy, şunları aktardı:

“Romanın kendi fikri, yazıldığı dönem ve içinden geçtiği an 2015 yazı İstanbul; ama bu romanı yazdıran süreçteki dinamikleri de gözönünde tutmak gerekiyor. Örnek olarak vermek gerekirse, romanın önsözünde Borges’e yazılmış bir mektup var. Ama bu mektupta Tanpınar’ı, Borges’e anlatıyor yazar. Anlatırken de aslında kendinden de bahsetme gereği duyuyor. Neden Borges’e bir mektup yazma gereği duyuyor? Borges’i nasıl okumuş da anlamış? Nasıl anlamdırmış, kendisinden ve kendi kültürünün içinden görmüş… Onu Tanpınar ile karşılaştırarak, Tanpınar’ın kimi özelliklerini ona anlatmaya çalışırken aslında Tanpınar’ı anlamaya çalışıyor. Tüm bunlar önsöz ile bize romana giriş kısmında bir bağlam yaratıyor. Bu hikayeyi düşünen yazarın zihni yapısı nedir gibi. Son sözünde de bu roman yazıldıktan sonra artık yazarın geldiği durum ve üzerinde bıraktığı etki nedir, nereye sürüklemiştir sorularıyla karşılaşıyoruz. Çünkü ben bir romanı yazma sürecinin yazarı öncelikle değiştiren bir süreç olduğunu düşünüyorum. Yazmamızın nedeni bu.”

Daha önce yazdığı diğer kitaplarında olduğu gibi Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet romanının da yazım sürecinin kendisi için farklı olduğunu ifade eden Gülsoy, “Her bir kitabı farklı bir şekilde yazıyorum. Biri diğerine benzemiyor. Bunun nedeni benim çalışma şeklim. Çünkü ben araştırmayı ve denemeyi seviyorum. Her seferinde deneysellikle yeni bir yola çıkıyorum” dedi.

‘Atay’ın kapısından girdim’

Oğuz Atay ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın özellikle kendisi için özel bir yere sahip yazarlar olduğunu söyleyen Gülsoy, “Edebiyat bir yapı. Bir sürü kapısı var. Benim girdiğim kapı Oğuz Atay’dı. Birçok değerli eser ve yazar okuyordum elbette ama Atay’ın edebiyatı beni içine aldı. Sonra Tanpınar, Kafka, Dostoyevski’yi dönüp dönüp bir daha okuma ihtiyacı duydum. Onlar da başka yazarları okuyorlardı. Böylelikle Tanpınar’ı okuduğumuzda içinde Nerval’e kadar uzanan geniş bir yelpazeyi okumuş oluyoruz” dedi.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X