Önce… Akçalar’daki Aktopraklık Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul ziyaretimize geldiğinde anlattıklarından çok etkilendik.
İtiraf etmek gerekirse…
Bunca yıldır Bursa’nın dibinde yürütülen bir kazı tarihi değiştiren sonuçlar ortaya çıkardığının farkına varamadığımızı bilmediğimizi anladık.
Dahası…
9 Ağustos günü bu sütunlarda aktardığımız gibi; Sanayi Bölgesi’ni genişletmek amacıyla harekete geçen Akçalar Belediyesi’nin 2004 yılında İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’ne yaptığı “SİT sınırlarının belirlenmesi” başvurusundan büyük bir tarih keşfi çıktığını öğrendik.
Önce OSB sınırları, sonra otoyol güzergahı için inceleme yapan 2 öğrencinin buldukları çanaklar sayesinde büyük keşfin başlaması da başlı başına bir öykü.
Ardından…
Kazı Başkanı olan İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul kazıyı görmeye davet edince koşa koşa gittik.
Necmi Hoca’yı sayelerinde tanıdığımız Bursa Felsefe Kulübü Başkanı Diş Hekimi Gürkan Kaya ve Sanat Tarihi Uzmanı Gönül Kaya ile birlikte Aktopraklık Höyüğü kazı alanına konuk olduk. Sevgili Gürkan Baydar da her adımı fotoğrafladı.
Daha adım atarken kendimizi bambaşka bir dünyanın içinde bulduk. Çünkü, Aktopraklık’taki kazılar Bursa tarihi adına bilinen her şeyi değiştiriyor.
Ortaya çıkarılan 2 ayrı yerleşim var.
Birincisi 8500 yıllık geçmişi gün yüzüne çıkarıyor. Bursa’nın ve bölgenin ilk yerleşimi buradan başlıyor.
İkincisi…
İlk yerleşimden bin yıl sonrasına, günümüzden de 7500 yıl öncesine ait başka bir yerleşimin kazıları sürüyor.
Bu noktada…
Aktopraklık Höyüğü Kazı alanının benzerlerinden bir farkı var.
Necmi Hoca ve ekibi bir yandan tarihi kalıntıları ortaya çıkarırken, arazinin geniş olmasından da yararlanarak o kalıntılardaki evlerden oluşan köylerin aynısını aynı malzemeyle yapmışlar.
Yanlarına…
Çevredeki dağ köylerinden getirdikleri Osmanlı köy evlerini yerleştirmişler.
Ortaya da yaşayan tarih açık hava müzesi çıkmış.
O kalıntılardaki yaşamı evlerin içine girerek görürken, 8500 yıllık yolculuk yapabiliyorsunuz.
İnsanlığın ‘köşeli ev’ keşfi
8500 yol öncesinin yuvarlak evleriyle 7500 yıl öncesinin köşeli evleri aynı kazı alanında.
İkisi arasındaki yapılaşma farkını anlayacağımız şekilde Prof. Dr. Necmi Karul şu sözlerle açıkladı:
“8500 yıllık yerleşimde evler yuvarlak ve kerpiçten. Sonra insanoğlu köşe yapmayı öğrenmiş. 7500 yıllık köydeki evler köşeli. Köşeli eve geçince içinde kullanıma göre bölmeler de yapılmış. Kapı girişlerindeki bölüme de toprak fırın yerleştirmişler.”
Göbeklitepe konuşuluyor, ama Aktopraklık da o kadar önemli
İnsanlık tarihi için Şanlıurfa’daki Göbeklitepe kalıntıları elbette çok önemli.
Önemi…
Göbeklitepe kadar büyük olan Akçalar’daki Aktopraklık Höyüğü de 8500 yıllık geçmişiyle Bursa tarihini yeniden yazdıracak.
Bölgenin ilk yerleşimi olması yanında, Anadolu ve Avrupa’ya tarımın buradan yayıldığı da ilk bulgularla ortaya çıktı.
Ayrıca…
Mezarların yanı sıra kazı alanından çıkarılan çakmak taşından yapılmış bıçaklar dikkat çekici. Necmi Hoca, ucuna yontulmuş çakmak taşı bağlanan çubuğun makaralı bir sistemle hareket ettirilerek sert zeminleri nasıl deldiğini uygulamalı gösterdi.
Belki de tarihin ilk teknolojik aleti olan ilkel matkabı böylece tanıdık.
Nadiren rastlanan bir durum olarak, aynı kazı alanında 7500 yıllık köy de var.
Aktopraklık Kazı Başkanı olan İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul yerleşim planını şöyle anlattı:
“Evler yarım hilal şeklinde sıralanmış. İç tarafta da dikine tek sıra yapılar var. En dışta, evleri arkadan kuşatan bir kanal yer alıyor.”
O kanal savunma ya da korunma amaçlı da olabilir, tarımsal sulama için de olabilir.
Hem tarih, hem yaşam, hem eğitim merkezi
Akçalar’daki Aktopraklık Höyüğü’nde bin yıl arayla kurulan 2 köy kalıntıları var. Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul bu kalıntıların bire bir aynısı 2 köyle, Osmanlı köy evlerini kurdu.
Kazı alanı içinde kafeterya. Piknik alanı ve yürüyüş yollarıyla yaşam alanı yaptı.
Bu zaman tüneli aynı zamanda eğitim alanı. Çocuklara arkeoloji öğretiliyor, özel havuzu kazıp keşif yapmaları sağlanıyor.
Kalıntılardan çıkan eşyalar depoda saklanıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı 3 katlı müze açıldığında çok özel bir arkeoloji merkezi olacak.