Son üç maçını kaybeden, çıkış arayan, 7 yabancısından da katkı alan ancak Türk oyuncuları formsuz Galatasaray karşısında Tofaş olarak muhakkak kazanılması gereken bir maç 88-83 kazanıldı ama hiç kolay olmadı.
Maçın başında, sezon başı oyunlara yakın bir başlangıç yapıldı. İyi giden maçta ikinci yarıda 16 sayıya kadar çıkan fark, 8 dakikada kapandı ve hatta Galatasaray öne bile geçti. Bu zamanlarda oyuncuların bilinçaltında olan ve son bir aydır kötü kaybedilen maçlar akla gelir. Hücumda tıkanınca panik başlar, aynen de böyle oldu. Koç Ene’nin yerinde aldığı mola sonrasında çizdiği oyun ile Perez’in üçlüğü takımı krizden çıkardı ve devamında maç kazanıldı.
Özellikle maçın ilk düdüğünden itibaren Reed, maçı çok istediğini gösterirken, 29 sayı, 6 ribaunt ve 3 asistle maça damgasını vurdu. Yiğitcan yine sezon başındaki gibi her istatistikte vardı. Trifunovic ve Tolga iyi iş çıkardılar. Bankston eski oyunlarına göre bir tık aşağıda kaldı. Perez ise istenilen seviyeye geliyor görüntüsündeydi ancak Pasecniks yine çok etkisizdi. Bizim lig ona biraz sert geldi görünen. Bu yönde çalışması yetersiz kalıyor. Bunun üzerine gitmesi gerek.
O’Brien geçen maç neden oyuna alınmadı demiştim meğer sakatlanmış. Hem o maç hem de Galatasaray maçı gösterdi ki, O’Brien; sakinliği, kritik hücumlarda potaya gidip bitirmesi, her istatistikte var olması, takım için çok önemli. Oynamaması büyük handikap. Umarım biran evvel takıma döner.
Sonuçta kötü bir periyod geçiren takımda bir fabrika ayarlarına dönüş hamlesi başlamış ama hafta içi İspanya’da tamam mı devam mı maçı oynanacak. Kesin kazanmak için oynamak gerek. Averaj hesapları bizi yanıltır. Zira biz kaybedersek, Porto muhakkak gerekli averajı elde eder. Bunu unutmadan oynamalıyız. Üstüne hafta sonu da, bütçe-verimlilik, elindekinden sonuna kadar yararlanma olarak bakınca bana göre bu sezonun en başarılı takımı Büyükçekmece ile oynanacak.
Çok zor bir maç daha Tofaş’ı bekliyor olacak.