Dr. Gökhan UZEL
Dr. Gökhan UZEL
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Oblomov

Köşe Yazısını Dinle

Kurnazlık bozuk para gibidir, onunla büyük şeyler satın alınmaz !!..”

Oblomov “lüzumsuz adam” tiplemesinin ölümsüz örneklerinden birisi ve belki de en bilineni… Orta yaşlı toprak sahibi Oblomov işinden ayrılmış, borca batmış ve tüm dünyevi işlerini yatağından görmeye başlamıştır. Her bir köşesi dökülmekte olan dairesinde kendisi kadar tembel uşağıyla birlikte kayıtsızlık içinde yaşayan bu miskin asilzade, değişime ayak direyerek işlevsizleşmiş bir sınıfın timsali olmuştur. Gonçarov’un kaleminden çıktığı günden beri toplumun içine karışmış, “Oblomovluk” sözcüğünü günlük dile kazandırmıştır. Oblomov, 19. Yüzyıl sonunda bu açmaza giren toprak sahiplerinin güldürüsü olmakla da kalmıyor, aynı zamanla mevcut sosyal düzenin acayipliklerini de ciddiyetle ama tatlı bir dille eleştiriyor.

Hikâye temelde iki düşünce akımının çarpışması yönünde ilerler. Bir tarafta, 19. Yüzyıl Rusya’sında varlığını serfliğe borçlu olan, miyadı dolmuş, sorumsuz aristokrasiye somut bir örnek teşkil eden İlya İlyiç Oblomov; diğer tarafta ise hayatın “düşünmek ve çalışmak” olduğuna inanan, durağanlığa katlanamayan ve sürekli hareket halinde olan Andrey Ştoltz…

Oblomov zamanın “durağan” tarafını temsil etmektedir. Ailesinin köyü olan Oblomovka’da mevsimler sakin sakin, düzenli birbirini izler… Her şey olağan, doğanın belirlediği genel düzeniyle sürüp gider… Oblomovka sakinleri ahlaki veya düşünsel sorunlarla kendilerine işkence etmezler ve bu nedenle sağlıklı, neşeli ve uzun ömürlüdürler. Kusursuz huzur ve sükünetin, egemen olduğu bu dünyanın temel imgesi, dingin durgun akan bir ırmağı andıran yaşamdır: “Yaşam hemen yanı başlarında durgun bir ırmak gibi akıyordu, yapmaları gereken, bu ırmağın kıyısında oturup, çağırmadan kendiliklerinden sırayla gelip önlerinden geçen kaçınılmaz olayları izlemekti” der Gonçarov… Bu açıdan Oblomovka, gerçek bir toplumsal veya coğrafi konum değil bir ruh halidir !! Sonsuz tekrarların “-tatiller, aile toplantıları, yaklaşan mevsimler- “döngüsel” bir zaman örüntüsü olarak karşımıza çıkar. Adeta zamansız bir dünya sunmaktadır Oblomovka… Köyde “fi tarihinden beri” hiçbir şey değişmemiştir… İlya İlyiç Oblomov’da bu ruh hali ile büyümüş, St. Petersburg’a gelmiştir. Hikâye’de burada başlamakta ve Oblomov’un tabularla dolu, kapalı dünyasından kurtulma girişimini anlatmaktadır. Ama hikâye boyunca tüm çabalarına rağmen kahramanımız, ruhuna işlemiş durağanlığı yenemez, yataktan kalkamaz ve çok sevdiği ropdöşambrından bir türlü kurtulamaz… Günden güne paslanır ve tükenir… Son kertede, “sönmekle başladı benim yaşamım” der ve durumu kabullenir.

Andrey Ştoltz ise zamanın “doğrusal” tarafını simgeler. Bir Anti-Oblomov. Ştoltz’un aile yapısı ona kronolojik ve aşamalı bir zaman kalıbı edindirmiştir. Babası bu doğrusallık nosyonunu aileye yansıtır ve geleceğe taşır. Ailesini planlarken “dedesinden gelen yaşam çizgisini alıp (sanki cetvelle), dümdüz olarak gelecekteki kendi torununa kadar uzatmıştır. Cetvelle çizilmiş bu mükemmel doğru imajı, kavramsal olarak Oblomov’un aile tarihçesiyle ilişkilendirilen döngüsellik ve durağanlığa zıtlık teşkil etmektedir. Ştoltz, babasından hem zamanın doğrusal olduğu kavrayışını hem de gelecek hakkında öngörü sahibi olma yeteneğini almıştır. Oblomov’un aksine Ştoltz gelecekten korkmaz. Dolayısıyla Ştoltz, şimdiki zamanda gelecekte elde edeceği, sevgi, aile, üretici iş gibi ödüller için çalışmakta, bunlar da onun için içinde bulunduğu anın değerini arttırmakta ve ona bir amaç vermektedir. Buna karşın, Oblomov’un geçmişe odaklanıp kalmış rüyaları, ona geçmişin bir parçası olmayan bir gelecek sunmaz…

Ancak Oblomov kendi hikayesinin geleceğini teminat altına almaktan acizdir. Hikâyesini anlatmak için Ştoltz’a ihtiyacı olduğu gibi, Ştoltz’un da içerik sağlaması için ona ihtiyacı vardır. Hikâye bu doğrultuda ilerler…

Değişim ve durağanlık” temel ekseninde Oblomov dünya edebiyatında eşşiz bir yere oturur ve ölümsüzleşir. Yerinde sayan toplumların aslında gerilediklerini ve yok olduklarını mizahi bir biçimde bize yaşatır, gösterir; hareket halinde olan toplumların ise, dünya üzerinde var olmaya devam ettikleri ve hayatın sunduğu sonsuz bilinmezlik ve ihtimaller denizi içerisinde yollarına tüm görkemleri ile devam ettiklerini görür, duyumsarız.

“Bu açıdan hikâye bizimle de büyük benzerlikler teşkil ediyor.” Değişim, dönüşüme en açık olması gereken kurumlarda dahi “Oblomovluk” ruh hali hüküm sürebilmektedir !! Bu durağanlık içinde toplum bir yok oluşa sürüklenmektedir… Oblomov’lar köyünüze, mahallenize, işyerlerinize, devlet kurumlarınıza yerleşmiş durumdadır… Tüm tembellikleri, miskinlikleri, ödülleri kolay yoldan elde etme kurnazlıkları ve değişime karşı olan dirençleri ile mevcut düzeni tıkamakta ve öldürmektedirler… Toplumun ayakta kalması ise Ştoltz’ların varlığına bağlıdır… Aksi halde yerinde sayan toplum köhneleşecek ve yok olacaktır…

Oblomovlar için hayat “sönmekle başlamışken”, tembellikle devam ederken; Ştoltz’lar için ise “emek, düşünce ve mücadeledir…” Bu açıdan Oblomov ve Oblomovka sakinleri, bize içinde de nefes aldığımız toplumun kocaman, renkli ve mizahi bir dünyasını sunmaktadır.

Ya şimdi ya hiçbir zaman !… Var olmak ya da yok olmak !…

Bir Tablo…

Müsrif Oğulun Dönüşü”Rembrandt”

Modern Dünyanın Müjdelenmesi…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X