Sahaba efendilerimizden Hz.Muaz (r.a) Peygamber Efendimize:
-
Ya Resullullah, konuştuklarımızdan sorumlu muyuz diye sordular. Efendimiz s.a.v buyurdular ki Ya Muaz, insanları yüzükoyun ateşe sürükleyecek olan dillerinin hatalarıdır. Ya Muaz dilimize sahip olup, onu koruyup, güzel konuşmak en büyük ibadettir.
Dil Allah’u Teala’nın en büyük nimetlerinden ve O’nun en mükemmel yaratılışlarından bir tanesidir. Dilini salıverip, kontrol edemeyenleri şeytan istediği gibi oynatır.
Sevgili peygamber Efendimiz(s.a.v) buyurdular ki, hayırlı sözler hariç dilini tuttun mu şeytanı yenersiniz. Yüce kitabımız Kur’an da Nisa 114 de, doğru söylemek ve insanların arasını bulmak, hayır hasenat ve ilim meclislerinde konuşmak haricinde konuşmada hayır yoktur.
Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki, şu dört haslet senden bulunduğu müddetçe diğer hataların sana zarar vermez:
1- Doğru konuşmak
2- Emaneti korumak
3-Güzal ahlak
4- Haramdan korkmak
Hz. Mevlana buyurdular ki:
-Dilin söylediği söz yaydan çıkan oka benzer. Atılan ok geri dönmez, atmadan önce ileriyi gör, işi başından bağla. O coşkun söz baştan bağlanmadıysa, sel gibi etrafı harap eder.
-Bu dünyanın dedikodusu toz gibidir. Gönül aynasını karartır. Sen aklını başına al da susmasını öğren.
-Sözlerin altın bile olsa işlediğin işler yanlışsa kimsenin yanında bir değerin olmaz.
-Ey oğul, sükut zahmetsiz bir ibadettir. Sükut günahların ayıpların örtüsüdür. Sükut surları olmayan bir kaledir. Sükut, hiç kimseden özür dilemeni gerektirmez.
Büyüklerimiz, atalarımız buyurdular ki:
-Söz gümüş ise sükut altındır
– Hayırlı söz keramettir
-Konuşma insanın terazisidir
-Sözün azı vakar, çoğu ziyandır
– Az konuşan kınanmaz, itibarlı olur
Padişahın birisi vezirlerini toplamış bir konuyu istişare ediyorlar ama vezirlerin birisi hiç konuşmaya katılmıyor, Padişah ona sormuş: Niye hiç konuşmaya katılmıyorsun ? Vezir cevap vermiş: Sultanım doğru söylersem sizden korkuyorum, yalan söylersem Allah’tan korkuyorum.
Bursamız Yıldırım Beyazıt Han zamanında Osmanlı’nın baş şehriydi. O zaman Somuncu Baba, Emir Sultan ve Molla Fenari gibi Allah cc dostları da Bursa’dalar. Molla Fenari Hazretleri Bursa kadısı… Birgün birisi kadı hazretlerine bir şikayette bulunuyor. Molla Fenari soruyor şahidin kim diye… Kadı Efendi benim şahidim sultanımız Yıldırım Bayezit hazretleridir. Molla Fenari, evladım başka şahidin yok mu onu söyle. Kadı efendi benim tek şahidim Sultanımızdır. Mecburen mahkeme günü için Yıldırım Bayezit Han’a yazı yazılıyor. Bu olay Bursa’da duyuluyor, mahkeme günü çok kalabalık oluyor. Herkes Sultanın nasıl şahitlik edeceğini merak ediyor.
Mahkeme günü Yıldırım Bayezit Han Bursa kadısı Molla Fenarinin huzurundadır… Molla Fenari hazretleri: Ey Yıldırım Bayezit, sen cemaate devam etmeyen bir ademsin… Bu nedenle söylediklerin doğru olmayabilir, sizin şahitliğinizi kabul edemem diyerek mahkemeyi bitirir. Yıldırım Bayezit hiç cevap vermez sarayına dönerken içinden kadı efendiyi tebrik eder. Ve en kısa zamanda sarayının yanına Yıldırım camisini yaptırarak cemaate katılır. Molla Fenari Hazretlerinin bu cesareti sonraki yıllarda Osmanlı İmparatorluğunun ilk şeyh-ül islam olmasını sağlamıştır.
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede biz söz
Yunus Emre
Dil ola söyler sözü
Doğrudan ayrılmaz özü
Hiç yerlere düşmez ki sözü
İslam ahlakıdır özü
Mehmet Gülal

Flipboard