Golan kararıyla ABD tüm dünyaya meydan okumuş oldu.

BM kararlarıymış, uluslararası hukukmuş, vicdanmış, ahlakmış, insanlıkmış… Washington tüm bu değerleri bir çırpıda çiğneyip geçti.

Tabii bunu yaparken sadece İsrail’in çıkarlarını savunmuş olmadı, kendisi de  Suriye’ye yerleşme olanağına kavuştu.

Şimdi dünya -iki üç müttefik dışında- ABD’ye toptan tepki gösteriyor. Ama o bana mısın demiyor. İstediği kararı almakta, uygulamakta hiçbir engel tanımıyor.

*

Venezuela’da da aynı şekilde davranıyor. Halkın seçtiği Maduro’yu reddediyor, onun yerine kendi adamını oturtmaya çalışıyor. Olmayınca da öfkelenip Venezuela’nın uluslararası bankalarındaki petrol paralarını donduruyor, hidroelektrik santrallarına saldırı düzenletiyor, halkı karanlıkta bırakıyor.

İstiyor ki, ayaklanma olsun, askerler isyan etsin ve Maduro devrilsin.

Ancak ABD’nin istediği bir türlü olmuyor.

Niye olmuyor? Güney Amerika halkları bu konuda çok deneyimli çünkü. Geçmişte  ABD’nin yaptıklarını unutmuyorlar.

*

Venezuela, bu açıdan tüm güneye örnek olacak bir ülke.

2001 yılında Rusya’yla askeri-teknik işbirliği anlaşması imzalamışlar.

Petrol zenginliği nedeniyle ABD rahatsızlık vermeye başlayınca anlaşılan bir denge oluşturmak istemişler.

Şu anda başkent Caracas’ta bu anlaşmaya dayanarak davet edilen, sayıları 100 civarında Rus askeri personeli bulunuyor.

Trump yönetimi, bu askerlerin özel güvenlikle siber güvenlik personelinden olduğunu düşünüyor.

Washington için can sıkıcı bir durum: Venezuela, ABD’nin kendine biçtiği egemenlik alanı içindeki bir ülke. Ve o alana Rusya asker indiriyor. Olacak şey değil!

Başkan Trump ve yardımcısı Mike Pence olayı provokasyon olarak nitelendirirken Rus askerlerinin Venezuela’dan hemen çıkarılması gerektiğini, yoksa tüm seçeneklerin masada olduğunu vurguluyorlar.

*

Tabii ki, bu bir tehdit. ABD resmen Rusya’yı tehdit ediyor, “Benim egemenlik alanımdan çekil” diyor.

İyi de kendisi Rusya’nın sınırlarında ne arıyor? Örneğin, Ukrayna’da ABD’nin ne işi var? Gürcistan’ı niye kaşıyor?

Bir yandan Rusya’yı, diğer yandan da Çin’i çembere almaya çalışıyor.

Ama Venezuela söz konusu olunca bağırıp çağırıyor.

Oysa dünya çoktan değişti. Değişmeyen tek güç ABD oldu. Hele Trump gibi bir başkanla çağın gerisinde kaldı.

Venezuela’da yaşananlardan anlaşılıyor ki, çoktan bayatlayan numaralarla ABD rejim değiştirmeye çalışıyor.

*

Bir adam çıkıyor. Venezuela’nın lideri “Benim” diyor. ABD hemen alkışlıyor, AB destek veriyor. Sonra teröristlerin eylemleri başlıyor, ülke karanlığa gömülüyor. Ardında da insani yardımı gündeme getiriyorlar.

Peki hangi parayla yardım yapılacak? Çok açık… ABD’nin talimatıyla bloke edilen Venezuela’nın parası 30 milyar dolarla.

Neresinden tutsanız insanlıkdışı bir politika bu. Ve bu politikayı ABD ve AB birlikte oluşturmuş durumdalar.

Ve Rusya doğru olanı yapıyor, Trump yönetiminin tehdidini elinin tersiyle iterken “Venezuela’ya gönderdiğimiz askerlerimizi geri çekmiyoruz” diyor.

*

Öyle görünüyor ki, ABD/AB Rusya’nın ne demek istediğini çok iyi anlıyorlar.