Tahran Zirvesi’nin hemen ardından ABD harekete geçti ve Suriye’de iki önemli adımı birden attı.

İlki, öncülüğünü yaptığı koalisyonu da yanına alarak Suriye’nin güneyindeki El Tanf bölgesinde tatbikat başlatmak oldu.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM, gerekçe olarak “IŞİD’e karşı mücadeleyi” gösterdi.

Tabii bu gerekçe doğru olamazdı çünkü Suriye ordusu daha önce güneydeki IŞİD’i etkisiz hale getirmişti.

Ama zaten Amerikan CNN’i, bir Pentagon yetkilisine dayanarak verdiği haberde tatbikatın amacının “Rusya tehdidine karşı bir hazırlık” olduğunu duyuruyordu.

ABD’nin imzasını attığı ikinci gelişme Suriye’nin kuzeyinde yaşama geçirildi. Bu da YPG/PYD’nin özerk yönetim ilanıydı.

Washington’ın desteklediği söz konusu örgütler, Suriye’nin kuzeyini ikiye bölerek, “Kuzey ve Doğu Suriye özerk yönetimini” ilan ediyorlardı.

Yönetimin parlamentosu da oluşturulmuştu. 70 üyelik parlamento 21 gün içinde bir lider belirleyecekti.

Öyle anlaşılıyordu ki, YPG/PYD Pentagon’un kontrolünde hazırlıklarını daha önce tamamlamıştı.

Olasıdır ki Tahran zirvesini beklediler, “sonucu görelim öyle ilan edelim” diye düşündüler.

PYD, özerk yönetim altındaki ilk eylemini de Suriye ordusuna karşı gerçekleştirdi. Kuzeyin, kendi egemenlikleri altında olduğunu savunan militanlar Haseke kentinden Kamışlı’ya gelen konvoyu durdurarak 13 Suriye askerini öldürdüler.

Özerk yönetim ilanı, dünyaya bir yandan da bu çatışma haberiyle duyurulmuş oldu.

Seviniyor olabilirler.

Ama Suriye’nin kuzeyinde, işlerin iyi gitmeyeceği kesin. Irak’ın kuzeyinde gitmedigi gibi…

 

Siviller sadece İdlib’de yok Filistin’de de var

İdlib’deki teröristlere operasyon konusunda Batılılar sözüm ona büyük bir duyarlılık gösteriyorlar. Örneğin ABD yönetimi, Başkan Trump başta olmak üzere sabah akşam “korkunç ve kanlı bir savaştan, olası sivil ölümlerinden, insani felaketten” söz ederek Suriye’nin ve Rusya’nın yaklaşımını yerden yere vuruyor.

Avrupa’da da aşağı yukarı aynı görüş açısından Esad’a ve Putin’e büyük tepki duyulduğu anlaşılıyor.

Evet, İdlib’de teröristlerle mücadele edilirken sivillerin zarar görme olasılığı çok yüksek. Bu konuda samimi olarak duyarlı davrananlara da saygı duymak gerek.

Ne var ki, İdlib için bu kadar duyarlılık görüntüsü veren liderlerin ve politikacıların aynı duyarlılığı Filistinliler için de göstermelerini bekliyor insan.

İsrail silahsız insanlara ateş açıyor, çoluk çocuk demeden öldürüyor, yaralıyor ama bugün İdlip için insanlıktan söz edenlerin hiçbiri kılını bile kıpırdatmıyor.

Örneğin, siz hiç Gazze’de öldürülenler için ABD Başkanı’nın İsrail’i kınayan açıklama yaptığını duydunuz mu?

Haydi Trump’ı geçelim, onun nasıl bir insan olduğu belli.

Ama ya diğerleri? Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı, Başkan Yardımcısı, sözcüler…

Avrupa’dakiler de böyle. Ciddi tepki veren bir lider görmek olanaksız.

Herkes biliyor ki, İdlib terör örgütleriyle dolu. Gazze’de öyle mi? Öldürülen çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar terörist mi? Elbette, İdlib’de teröristlerle savaşırken sivillerin kurban haline gelmesini duyarlı hiçbir insan istemez.

Şimdi ABD, “askeri operasyonun sonuçları çok kötü olur” diyerek Rusya’yla Suriye’yi uyarıyor.

İnsan, bu sözlerdeki samimiyete ve ciddiyete ABD’nin İsrail’i de aynı şekilde uyarması halinde inanabilir…