Türkiye-ABD ilişkilerinde kuşkusuz Fethullah Gülen ve cemaatinin olumsuz etkisi belirleyici bir rol oynuyor.

Ankara iade istiyor, Washington reddediyor ve bu durum 1999 yılından bu yana sürüp gidiyor.

15 Temmuz darbe girişimi sürecin son halkası. Ama en ciddi halkası… Türkiye’nin o yüzden direkten döndüğü söylenebilir.

ABD’yse Gülen’i Türkiye’ye vermeyeceğini hemen her düzeyde belli ediyor.

Trump seçimi kazandığında Ankara umutlanmıştı. Ne ki, Gülen, ABD başkanlarını aşan bir mekanizmanın sorunu gibi görünüyor.

Çözülür mü? Hiç belli değil. 15 Temmuz mesajı filan yayınlattıklarına göre kullanım süresinin dolmasına daha zaman var, herhalde.

Tabii, bu arada, Türkiye-ABD ilişkilerinin Gülen nedeniyle uğradığı zararın etki alanı genişliyor. Ve de sıçrama yapıyor.

Genelde AB’yle, özelde Almanya’yla ilişkilerin tadını kaçıran da Gülen krizi oluyor.

Bu durumda, Türkiye’nin rota değişikliğine ilişkin görüşleri tartışması anormal karşılanamaz.

İşte Rusya’yla artan ilişkiler… İleride belki ŞİÖ üyeliği…

İyi mi olur, kötü mü olur, kestirmenin olanağı yok.

Ancak Fethullah Gülen olayının ülkeyi nereden nerelere getirdiğini görünce insan öfkelenmeden duramıyor.

 

Ankara’nın S-400 alma düşüncesi ve ABD

 

Savunma Bakanı Fikri Işık, Rusya’yla yapılan teknik ve finansal görüşmelerin tamamlandığını belirterek “Acil ihtiyaçlarımızı S-400 savunma sistemlerini satın alarak çözeceğiz” demişti bir süre önce.

Amerikalı gazeteciler Washington’da, Türk Savunma Bakanı’nın açıklamasını ABD Savunma Bakanı James Mattis’e ileterek görüşünü sordular. Mattis’in yanıtı şöyle oldu:

“Buradaki sorun Rus sistemiyle NATO sisteminin nasıl eşgüdümlü çalışacağı… Böyle bir şey olamaz. Ama sadece eşgüdüm sorunu da değil. Bakalım satın alma olacak mı? Gerçekten kullanacaklar mı? Sadece bir bölgeye mi konuşlandıracaklar? Tüm bunların hepsine bakmak gerek. Ama şu açıkça ortada: NATO sistemleriyle uyumlu çalışamayacaklar.”

Peki, NATO müttefikliği? ABD onaylıyor mu? Mattis’in yutkunarak yaptığı açıklama tek satırlık: “Türkiye’nin kararı bağımsız bir karardır.” Ve suskunluk…