ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Bağdat’a gelmesiyle birlikte “Irak’ın bölünmesi” olasılığı da yeniden tartışmaya açıldı.
Yoksa Biden’ın perşembe günkü sürpriz Irak çıkarmasının asıl amacı bu muydu?
Obama’nın yardımcısının ziyaretine, Bağdat’ta Başbakan Haydar el Abadi ve Erbil’de Mesud Barzani’yle yaptığı görüşmelerden çok ABD Büyükelçiliği’ndeki açıklaması damga vurdu. Söz konusu açıklama şöyleydi:
“Bugün barışı sağlamaya çalıştığımız tüm yerleri düşünün. Sizi gönderdiğimiz yerleri. Bunlar tarihte suni sınırlar çizdiğimiz, birbirinden tamamen ayrı etnik, dini ve kültürel gruplardan yarattığımız suni devletler, ‘Bunu alın, birlikte yaşayın’ dediğimiz yerler.”
(Biden, cetveli alıp suni devletleri yaratan İngilizleri kastediyor, devamındaysa ABD var. Dünya egemenliğini birbirlerine devrediyorlar. Bakalım ABD kime/kimlere devredecek? Onun da sırası geliyor.)
Joe Biden’ın Irak ziyaretine anlam ve önem kazandıran bir yorum var New York Times gazetesinde: “Irak kargaşaya saplandıkça bazıları ülkenin bölünmesini istiyor” başlıklı ve Tim Arango imzalı yorum tartışmanın kapılarını ardına kadar açıyor. (Sendika.Org)
Yazarın bölünme tezini savunan ve “Bazıları” dediği grubun içinde Joe Biden da var. Meğer Biden 2006 yılında yazdığı bir makalede Irak’ın Sünni, Şii ve Kürt bölgesi olarak üçe bölünmesini savunmuş. Görevi döneminde sessiz kalmasının nedeniyse resmi politika… Gerçi bugün de o resmi politika yürürlükte ama demek ki, aradan geçen zamanın tezini güçlendirdiğine inanıyor.
Biden’ın Bağdat’taki Büyükelçilik’te 100 yıl öncesine göndermede bulunurken tek cümlede söylemek istediği şu aslında: Irak’ın bölünmesine karar verilmeli ve bu sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi için gereken önlemler alınmalıdır.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!
Belli ki, Obama yönetimi Joe Biden’ı Irak’a göndererek yoklama yapıyor. Koşullar uygunsa ülkenin parçalanmasına izin verecekler.
Ne var ki, Irak bölünürse Suriye de bölünür… Ve bu durumdan tüm Ortadoğu etkilenir.
Savaşta hastane bombalamak savaş suçu değil
Böyle bir kural yok tabii. Savaştaki bir ülkede hastane bombalanırsa, hastalar, doktorlar, hemşireler ve hastabakıcılar öldürülürse bu bir savaş suçudur.
Ama hastaneye saldırıyı gerçekleştiren ABD askerleriyse savaş suçu değildir.
Örnekse, geçen yıl Afganistan’ın Kunduz ilinde hastaneyi bombalayan Amerikan askerlerinin salt disiplin cezası verilerek yargılanmaktan kurtarılmaları…
Ama yanlış anlaşılmasın olayı Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi soruşturmuyor. ABD ordusu kendi içinde soruşturma yapıyor. Sonuç şöyle:
Bir AC-130 uçağı. İçinde biri tümgeneral 16 Amerikan askeri var.
Taleban mevzisi diye yanlışlıkla Fransız Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nün hastanesini vuruyorlar. Ve uyarılara karşın bombardıman yarım saat sürüyor.
Tabii hastane yerle bir…
Pentagon’un raporu: Olay, uçağın hedef belirleme sistemleri çalışmadığı için meydana gelmiştir. Savaş suçu olarak değerlendirilemez. Nokta.