Peş peşe iki haber…
İlki, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan…
Çavuşoğlu, “Türkiye’nin darbe girişiminden sonra en güçlü destek aldığı ülkelerden birinin Rusya olduğunu” belirtiyor.
İkincisi, Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev’den…
Medvedev, Türkiye’yle Rusya arasındaki krizi çözecek olan kararnameyi imzalıyor.
Kararname, Rusya-Türkiye Hükümetlerarası Ticari ve Ekonomik İşbirliği Komisyonu’nun yeniden faaliyete geçmesine yönelik… Yani, durdurulan süreç yeniden başlatılıyor.
Karşılıklı yatırım projeleri de, hayata geçirilmek üzere, yeniden canlandırılıyor.
*
Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşması, öyle birdenbire ABD’den uzaklaşması anlamına elbette gelmez.
Ne var ki, Fethullah Gülen’in iadesi sorunu, giderek şiddeti artan bir şekilde sert rüzgârlar estiriyor.
Tabii bu durum, Türk-Amerikan ilişkilerini zedeliyor.
Türkiye bir yanda, Gülen diğer yanda gibi bir görüntü yansıyor ABD’den.
Bu görüntüden hızla kurtulmak gerek.
*
Sürekli kanıt gösterin diyorlar. Oysa medyada kanıttan geçilmiyor.
İşte en son kanıt: Darbeciler, o gece Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a “Sizi, Gülen’le görüştürelim” demişler. Bunu açıklayan da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan…
Demek ki, Fethullah Gülen, Pensilvanya’da darbe girişimi haberlerini izlerken, bir yandan da telefonunun çalmasını bekliyormuş.
Bundan daha güçlü kanıt mı olur?
*
Sorun başka tabii; ama pabuç da pahalı…
Rusya, Türkiye’ye yönelik yaptırımları adım adım geri çekerken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, önümüzdeki ay Putin’le bir araya gelmesi bekleniyor.
Liderlerin Rusya’da buluşmasından önce de Türk Ekonomi ve Ticaret heyeti Moskova’yı ziyaret edecek.
*
Arkasından bir de Ankara-Pekin trafiği başlarsa seyreyleyin Washington’daki telaşı…
Rusya, Çin, Türkiye ve İran… Böyle bir ittifak, sadece bölgede değil, tüm dünyada mevcut dengeleri ABD’nin aleyhine bozar.
*
O zaman Washington’a, Fethullah Gülen için risk almaya değer mi, diye sormak gerek…