Kürtler arasındaki Duhok Anlaşması ABD’nin Kobani kararının arkasından geldi. ABD’nin kararı şuydu: Kobani’yi kaybetmek yanlış olacaktı. Çünkü bu kent IŞİD’le savaşta stratejik öneme sahipti ve bu nedenle kurtarılması gerekiyordu.
Ama bunun için de önce Rojava’daki Kürt partileri arasında anlaşma sağlanmalıydı. Duhok’taki toplantı bu amaçla düzenlendi.
Kuzey Irak Kürtlerinin lideri Mesud Barzani’nin çağrısıyla Kuzey Suriye’deki Kürt partilerinin yöneticileri Duhok’ta masaya oturdu.
x
Rojava’da 3 farklı örgütlenme vardı: Birincisi iktidardaki Demokratik Birlik Partisi PYD, ikincisi Demokratik Toplum Hareketi TEV-DEM ve üçüncüsü Kuzey Irak’taki Barzani’nin KDP’sine yakın duran Suriye Kürdistan Demokrat Partisi ENSK.
Barzani ile PYD lideri Salih Müslim’in başkanlığında yapılan toplantılar 9 gün sürdü ve sonuçta anlaşmaya varıldığı açıklandı. İki lider, anlaşmayla Kürtler arasında “birlikteliğin” sağlandığını bildirdiler.
Anlaşmanın içeriği, Suriyeli Kürt Munzir Ehmed’in şu sözleriyle özetlenmiş oldu:
“Bu adamlar (Barzani ve Müslim) daha önce aynı odada bile bulunmazlardı. Ama şimdi buluşup konuşuyorlar. Hatta gülüyorlar ve birlikte yemek yiyorlar. Kobani ve ABD baskısı her şeyi değiştiriyor.”
X
Söz konusu süreç, “Bölgede yaşayan 30 milyon Kürdün birleşmesine ve bir Kürt milliyetçiliği dalgasının yükselmesine” yol açar mıydı?
Financial Times’ın, Kobani’den yayılan enerjiye dikkat çekerken gelişmelere ilişkin yorumu şöyleydi:
“Ortadoğu’daki ülkelerde dağınık bir şekilde yaşayan Kürtler Kobani’deki savunmanın karşısında adeta büyülendiler. Kobani bugüne kadar devleti olmayan Kürtler için milli bir çağrı haline dönüştü. ABD öncülüğündeki koalisyonun IŞİD mevzilerini bombalamasıyla Kürtler için yeni bir olanak doğdu: Kürtler bölgedeki etkileri sayesinde kendilerini Batı’nın önemli müttefiki olarak konumlandırabileceklerini anladılar.”
X
FT’deki yazıda Henri Barkey’in de yorumu vardı. Barkey, “Kürt milliyetçiliğinin alevlendiğini ve Kürtlerin uluslararası kamuoyunda yeniden keşfedildiğini” savunuyordu.
Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Amerikalı akademisyenin iki önemli saptamasını buraya aktarmak gerek: İlki, Suriye’nin kuzeyinin, Irak’ın kuzeyi gibi bir yol izleme olasılığı, ikincisi ise PYD’nin özerk bir bölgeyi (Rojava) yönetmesine Barzani’nin olumlu yaklaşması… Barkey, Barzani’nin bu tavrı konusunda “şaşırtıcı” ifadesini kullandı.
Ve bir şey daha söyledi: “Büyük bir kırılma var. İlk kez ABD, Kürtlere Türkiye’nin istediği gibi davranmıyor.”
x
Adı açıklanmayan bir Kürt yetkilinin FT’de yer alan sözlerini aktararak noktayı koyalım:
“Kürtler hep birlikte tek bir strateji doğrultusunda ilerliyor: Birleşmese bile birbirine destek olacak Irak Kürdistanı, Suriye Kürdistanı ve bir gün, yarın değilse bile 10 ila 30 yıl arasında… Türkiye Kürdistanı!”
Putin’den ABD’nin Suriye politikasına eleştiri
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD’nin Libya ve Suriye politikalarının gerçeklerden uzak olduğunu ileri sürerek Obama yönetimini maceracılıkla suçladı.
Putin, ülkesindeki Valday Tartışma Kulübü üyeleriyle yaptığı görüşmede ABD’nin olası gelişmeleri düşünmeden Libya ve Suriye’de muhalefeti silahlandırdığını belirtirerek şöyle konuştu:
“Suriye’de uygar demokratik muhalefeti desteklemek gerekiyormuş. Desteklediniz, silah verdiniz, ne oldu? Militanların yarısı oradan çıkarak IŞİD’e katıldı. Böyle olacağını önceden düşünemezler miydi? ABD’nin bu politikasına karşıyız. Bu politikanın hatalı olduğunu ve herkese zarar verdiğini düşünüyoruz.”
Tartışma kulübünün düzenlediği toplantıda Putin’le görüşenler arasında Amerikalı ve Avrupalı üyeler de bulunuyordu.