Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde acil toplantı. Konu İsrail’in Gazze saldırıları. BM’nin sahada gözlemde bulunan iki yetkilisi konuşuyor, üyeler dinliyor. Yetkililerden biri BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Valerie Amos. Diğeri BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu Genel Komiseri Pierre Krahenbühl.
Önce Amos’u dinleyelim:
“Gazze nüfusunun dörtte biri bölgeden kaçıyor. Halk daha güvenli yerlere kaçmaya çalışıyor. Ama böyle yer bulmak çok zor. Çünkü 45 kilometre uzunluğunda ve 6 ile14 kilometre genişliğindeki Gazze topraklarının yüzde 44’ü İsrail ordusu tarafından tampon bölge olarak tanımlandı. Bunun yanı sıra İsrail ordusu sınır bölgesini abluka altında tuttuğundan, çoğu sivil söz konusu bölgeden geçemiyor, hatta bu nedenle tıbbi tedavi de göremiyor. 240 binden fazla Filistinli BM okullarına sığındı. Ancak okullar da bombardımanın hedefi oldu. Bu arada 7 BM görevlisi de yaşamını yitirdi.”
Şimdi de Pierre Krahenbühl’e kulak verelim:
“İsrail ordusunun okulları hedef alan saldırılarını en sert dille kınıyorum. Bir baba olarak çocukların saldırılarda yaşamlarını yitirmelerini gördükçe isyan etmek istiyorum. Şunu yinelemeliyim: Bu tür saldırılar uluslararası hukuka aykırıdır. Saldırılarla ilgili kişiler derhal soruşturmalıdır. İsrail söz konusu soruşturma için eşgüdümde bulunmalıdır.”
Şu söylenenleri başka bir güçlü devlet İsrail’e yapsaydı, Batılılar nasıl ayağa kalkar ve BMGK’dan karar çıkmasını bile beklemeden neler yapardı, tahmin edebiliriz.
Peki, güçlü bir devlet olarak İsrail, elinde doğru dürüst silahı da olmayan Filistin halkına karşı böylesine acımasızca saldırıyor, yakıp yıkıyor ve öldürüyorsa BMGK yine suç ortaklığı mı yapacak?
İsrail, uluslararası kamuoyuyla dalga geçiyor
31 Temmuz/1 Ağustos gecesi televizyon kanalları alt yazı geçiyordu: İsrail ve Hamas ABD ile BM’nin ortak hazırladığı bir anlaşma kapsamında 72 saatlik koşulsuz ateşkes konusunda uzlaşmaya varmıştı.
Kanallar, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’i yan yana gösteren görüntüleriyle haberi desteklemeyi de ihmal etmemişlerdi.
72 saat, 3 günden fazla bir süre demekti. Neler yapılmazdı ki bu süre içinde… Gazze’deki yıkıntılar altında sağ kalanlar kurtarılır, yaralılar hastanelere taşınır, ölenlerin cenazeleri kaldırılır, en yaşamsal ihtiyaçlar giderilebilirdi.
ABD ile BM de güvence verdiğine göre, bu kez ateşkesin bozulması gibi bir sorun yaşanmayacağı anlaşılıyordu.
İsrail Washington’ın, Hamas da Türkiye ve Katar’ın kontrolü altındaydı.
Ankara ve Doha’dan dışişleri bakanlarının yaptıkları ortak açıklama, ateşkes uzlaşmasından duyulan memnuniyeti ilan ediyordu.
Ama… Anlaşmanın yürürlüğü girmesinden 2 saat sonra bir İsrail tankının saldırısında onlarca Filistinli öldü, onlarcası yaralandı.
Ve böylece… Gece yarısı ABD, BM, Türkiye ve Katar tarafından büyük umutlarla dünyaya duyurulan ateşkes bir kez daha ve de yine İsrail tarafından bozulmuş oldu.
Ünlü sinema yönetmeni Ken Loach’un dediği gibi, “İsrail dünya kamuoyuyla dalga geçmeye devam ediyor”. (Sendika.Org/İsrail’i neden boykot ediyoruz?)