CIA, “Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi emrini Veliaht Prens Muhammed bin Selman verdi” diyorsa Trump’ın Riyad’ı korumak için yapabileceği bir şey kalmamış demektir.
Başkan Donald Trump, “Benim hâlâ bu konuda kuşkularım var” demeye devam edebilir ama damadı dışında en yakın çevresinden bile artık destek alamaz.
Örnekse Başkan Yardımcısı Mike Pence’in açıklaması… Pence, CIA’nın vardığı sonucu öğrendikten sonra yönetimi bağlayan ifadeler kullanarak şunları söyledi: “ABD cinayetten sorumlu olan herkesten hesap sormakta kararlıdır. Kaşıkçı’nın öldürülmesi gaddarlıktır. Yapılan eylem özgür ve bağımsız basına yönelik bir hakarettir.”
ABD Başkanı, Kaşıkçı cinayetinin arkasından Veliaht Prens Selman’ın çıkmasından çok korkuyordu ve korktuğu başına geldi. Çünkü Trump, İran’a karşı Arap ülkelerini birleştirme politikasını Prens Selman’la birlikte oluşturmaya çalışıyordu. Riyad, Trump’ın projesinin merkezindeydi.
Ama bundan sonra Körfez’deki krizi çözerek Arap ülkelerini Suudilerin liderliği altında toplamak Washington’ın en zor işlerinden biri olacak.
Körfez’de çantada keklik olanlar var ama olmayanlar da var. Örneğin BAE, Bahreyn birinci gruptaki Arap ülkeleri. Buna karşılık Katar, Kuveyt ve Umman öyle değil. Kuveyt ve Umman’ın Katar’a karşı oluşturulmaya çalışılan Suudi koalisyonuna katılmak istemedikleri belirtiliyor.
Bu arada, İran’ın iddiasına göre, Suudi koalisyonuna karşı Katar, 5’li bir ittifak için çabalıyor. O da ilginç…
Katar Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al-i Sani, hafta başında Bağdat’a giderek ittifak önerisini Iraklı mevkidaşıyla paylaşmış.
İran’ın haber ajansı İRNA, Katar’ın önerisindeki 5’li ittifakın Katar, Irak, İran, Türkiye ve Suriye’den oluşacağını ileri sürüyor.
Olur mu, olmaz mı, bilmek olanaksız. Ne var ki, Suudi Arabistan’ın ABD ve İsrail’in desteğini arkasına alarak kurmak istediği ittifakın karşılıksız kalmayacağı da bir gerçek.
Ortadoğu’da diplomatik ilişkilere, gördüğümüz gibi, cinayet işlemek de dahil olabiliyor.
Ve terbiye edilmesi gereken ülkelerin başında da Suudi Arabistan geliyor.
Irak’ta yeni orduyu ABD mi, Rusya mı kuracak?
Irak’ta El Kaide ve IŞİD’e karşı asıl savaşımı silahlı kuvvetler değil, direniş örgütleri vermişti. Ve çok başarılı sonuçlar elde edilmişti. Terör örgütlerinin militanları yenilgiye uğratılmış, geri kalanı da ülkeyi terketmek zorunda kalmıştı.
Şimdi Irak, ABD ve İngiltere’nin işgalinden kurtulduktan sonra ilk kez ordusunu yeniden yapılandırma sorunuyla baş başa kaldı.
Irak’ın önünde birkaç seçenek var: Birincisi ABD ve İngiltere… İkisi de Irak Savunma Bakanlığı’yla hemen temasa geçerek yeni ordunun kuruluşunu kendilerinin yapmak istediğini bildirdiler. Muhtemelen ön anlaşmaya da vardılar.
Ancak ABD ve İngiltere, Saddam’ı devirerek Irak’ı yağmalayan, yakıp yıkan ülkeler olduğu için Mukteda Sadr liderliğindeki ittifak söz konusu anlaşmaya tepki gösterdi.
Şu aşamada Irak yönetimi isterse ülke savunması için ordusunu Rusya’yla işbirliği yaparak da yeniden yapılandırabilir.
Bağdat bu konuda kime dirsek çevirecek ve hangi tarafa yönelecek?
Bu, Ortadoğu’nun geleceğini de etkileyecek çok önemli bir karar olacaktır.