Engin Özpınar
Engin Özpınar
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Kritik zirve: AB’de dayanışma mı, dağılma mı?

Türkiye-AB zirvesi pazartesi günü Brüksel’de toplanıyor.

Konu, Avrupa’da yaşanan sığınmacı krizi…

Transit ülke konumundaki Türkiye AB’ye nasıl yardımcı olabilir? AB Türkiye’ye ne gibi destekler verebilir?

Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk Ankara’da önce Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla bir araya geldi, ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüştü.

*

Deutsche Welle’deki bir yoruma göre ele alınan konular şöyle: AB’nin sınırlarının korunması, Türkiye’deki sığınmacı kampları ve istihdam, para yardımı, üyelik müzakerelerinde yeni fasılların açılması ve vizenin kaldırılması…

Tabii her iki tarafın karşılıklı istekleri kolay çözümlenir konular değil. Bazılarının çözümü, öyle anlaşılıyor ki, mümkün de değil.

Ama böyle olmasına karşın hem AB hem de Türkiye için belli konularda uzlaşmaktan başka çare görünmüyor.

Bu, madalyonun bir yanı AB açısından…

*

Diğer yanında AB’nin kendi içindeki kavga var.

Örneğin Almanya-Fransa gerilimi…

Bilindiği gibi geçen yaz Almanya, sığınmacılara kapıları açmıştı.

Oysa AB’nin sığınmacı başvurularını düzenleyen Dublin Sözleşmesi vardı.

Bu durumda Berlin, tek yanlı bir kararla söz konusu sözleşmeyi askıya almış oluyordu.

En başta Fransa olmak üzere, çoğunluk ayağa kalktı. Merkel’i Hollanda ve Belçika dışında destekleyen olmadı.

*

Ne var ki, Merkel en büyük kazığı Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’dan yedi.

Ünlü Fransız filozof Etienne Balibar “Avrupa Birliği’nin Sonu: Fransa’nın Katkısı” başlıklı yazısında şöyle diyordu:

“Şansölye Merkel, Suriye’deki katliamlardan ve Ortadoğu’daki savaş alanlarından kaçan yüz binlerce sığınmacıyı Almanya’da ağırlayabilmek için tek yanlı olarak Dublin Sözleşmesi’ni askıya aldığı zaman, iki mümkün tavır vardı: Bu girişimi güçlendirip Alman halkının çabasını desteklemek ya da sabote etmek. Fransız hükümeti, ilk yolu benimsediği izlenimi verip aslında ikinciyi uygulamaya koydu.”

*

Merkel dün Paris’teydi. Kritik zirve öncesinde Hollande’la bir araya geldi. Elize Sarayı’nda uzun bir görüşme oldu. Görüşmeden sonra iki liderin ortak basın toplantısında yaptığı açıklamalar Almanya ve Fransa arasındaki gerilimin sürdüğünü gösterdi.

Hollande, Berlin’in eleştirilerinden kurtulmak için dikkatleri Türkiye’ye yönlendirmeye çalıştı. Örneğin, sığınmacılar Türkiye’de tutulmalıydı, AB elinden gelen yardımı yapmalıydı.

Yunanistan’da kurulacak geçiş noktalarında göçmenler elenecek, sığınmacı kriterlerine uymayanlar Türkiye’ye geri gönderilecekti. Türkiye, geri almam diyemeyecek, kabul etmek zorunda kalacaktı.

*

Almanya, sadece 30 bin sığınmacıyı ağırlayabileceğini bildiren Fransa’nın politikasını eleştiriyor ve Hollande yönetiminin göçmenlerle ilgili alınması gereken önlemler-alt yapı yatırımları dahil-konusunda yorgunu yokuşa sürmekle suçluyordu.

Başbakan Merkel, Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirmesini beklediklerini söylüyordu ama kullandığı dil Hollande’ınki gibi sert değildi, ılımlıydı.

*

Bir şey daha vardı: Fransa Cumhurbaşkanı, Suriye sorununun çözülmesiyle göçmen sorunu da dahil tüm sorunların çözüleceğini söyledi.

İyi de, Suriye sorununu yaratan kimdi? Hollande, buna hiç değinmiyordu.

Ne ki, Esad’ı devirmeye kalkan ve bu amaçla Suriye’de terör örgütlerini destekleyen Batılı ülkelerin arasında Fransa’nın da olduğunu tüm dünya biliyordu. (Kaynak: AB Haber/Amerika’nın Sesi/DW)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X