ABD, İngiltere, Fransa, İsrail, Suudi Arabistan… Yanı sıra bu beşlinin başını çektiği uluslararası koalisyon…
Ve koalisyon tarafından desteklenen dünyanın en azılı terör örgütleri…
2011 yılından bu yana, yani 7 yıldır, Esad’ı devirmek ve Suriye’yi Libya’ya benzetmek için ellerinden ne geldiyse yaptılar; denemedikleri yol kalmadı.
Sonuç? Tam bir hezimet!
Öylesine bir hezimet ki, Esad sanki yeniden doğdu ve eskisinden daha güçlü hale geldi.
*
Şu diplomatik dağınıklığa bakar mısınız?
ABD Başkanı Donald Trump, Ohio eyaletinde bir toplantıda konuşurken “yakın zamanda Suriye’den çıkacaklarını” ilan ediyor; “Artık Suriye’yle başkaları ilgilensin” diyor.
Bu sözler, Beyaz Saray’ın Suriye politikasında bir değişim isteğinin işareti aslında.
Ne var ki, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bundan haberi yok.
Bakanlık Sözcüsü Heather Nauert, basın brifinginde gazetecilerin Trump’ın açıklamasıyla ilgili sorusuna, “Suriye’den çekilme politikamızdan haberdar değilim” diyerek yanıt veriyor.
*
İlginç olansa Donald Trump’ın, Suriye’den çekilme gerekçesinin matematiği.
ABD, Ortadoğu için 7 trilyon dolar harcamış. “Oysa bu kadar parayla ABD’nin altyapısıyla eğitimi adam edilebilirdi” diyor Başkan Trump.
İyi de Pentagon’un sadece Suriye’de 20 askeri üssü ve 2 bin askeri var.
Irak’taki, Katar’daki, Suudi Arabistan’daki varlığı da hesaba katılırsa trilyon dolarlardan tasarruf etmenin olanağı bulunamaz.
Kaldı ki, dünya egemenliği iddiasından vazgeçmeden Trump, yaptığı bu hesabı tutturamaz.
Ama zaten buna izin de vermezler.
Daha da ötesinde koalisyon ortakları devreye girer. Fransa’nın girdiği gibi…
Amerika’nın Sesi’ndeki habere göre Macron “Kürt müttefiklerine” Münbiç’e asker gönderme sözü vermiş.
Amacın, DEAŞ’in geri dönüşünü engellemek olduğunu söylüyor Elize Sarayı. Sanki karşısında çocuk var.
Suriye’nin kuzeyine yerleşmek için sıkı bir gerekçeye ihtiyaç var tabii. Bu da DEAŞ oluyor.
Macron, bir de AB’den destek alabilse… İkna etmeye çalışıyor ama, kolay değil.
Almanya önemli. Bakalım nasıl tavır alacak?
*
Aslında Şam’la Ankara ortak hareket edebilse Suriye’de ne ABD, ne Fransa, ne de onların yerli müttefikleri tutunabilir.
Böyle olmaması Suriye halkının şanssızlığı…
Ama belli de olmaz hani… Bir bakarsınız, taşlar yerine oturmuş, işler yoluna girmiş…
Güzel bir söz vardır: Sabrın sonu selamet!
Umudu yitirmemek gerek…