İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “İran yalan söylüyor” derken kendisi yalancı çıktı.

Neyi iddia ediyordu Netanyahu?

İran’ın, 2015 tarihli nükleer anlaşmaya uymadığını söylüyordu.

Bunun sözde kanıtları olarak ABD, Rusya ve AB’ye birtakım belgeler göndermişti.

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı’nın iddiasını hemen pazarlamaya başladı: Belgeler doğruydu, İsrail yüzde yüz haklıydı.

Tam da o sırada Ortadoğu turunu tamamlamaya çalışan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, her ne kadar İsrail’in yanında durmaya çabalasa da “İran’ın anlaşmaya uymadığını” iddia etmedi/edemedi.

Netanyahu’yu yalancı çıkaran açıklamayıysa AB Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini yaptı: İran nükleer anlaşmaya uyuyordu.

Kanıtı da Uluslararası  Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) kapsamlı denetimleriydi.

Uzmanlar bugüne değin 10 rapor hazırlamışlardı.

Raporların tümünde İran’ın anlaşmanın kurallarına uyduğu belirtiliyordu.

Netanyahu’nun yeni diyerek gönderdiği belgelerse IAEA’nın 2005 yılında elde ettiği belgelerdi ve 2011’de dünyaya açıklanmıştı. Yani bilinmiyor değildi.

AB’den gelen açıklama İsrail’de hükümeti zora sokarken ABD’yi de yaraladı. Washington’ın zaten sorunlu haldeki Ortadoğu ve İran politikaları tamamen batağa saplandı.

Avrupa’da buna karşı ortaya atılan öneri AB’nin devreye girmesiydi.

İsrail’in başbakanı yalan söyleyerek savaş kışkırtıcılığı yapıyor, ABD’nin başkanı da buna alet oluyordu.

Ortadoğu ve İran sorunları artık bu yönetim altındaki ABD’ye bırakılamazdı.

Politik liderliği Avrupa üstlenmeliydi.

Bu konuda Almanya’nın Frankfurter Allgemeine gazetesindeki yorum şöyleydi: “Avrupa ülkeleri İran’la imzalanan nükleer anlaşmayı savunmakla yetinmemeli ve tüm tarafların çıkarlarını uygun bir şekilde kollayan bölgesel düzene İran’ın da dahil edilmesini istemeliydi.”

Netanyahu’nun yol açtığı, Trump’ın da işin içine karıştığı bu büyük skandaldan AB içinde ders çıkaranların olması işin iyi tarafı.

Akılların suya erdiğini gösteren gelişmeler umut veriyor…

 

ABD Suriye’de IŞİD’le mi, Esad’la mı savaşacak?

 

ABD, Suriye’de IŞİD’le savaşmaya karar vermiş. Ama bu savaş zorlu geçecekmiş.

Onun için öncülüğünü yaptığı küresel koalisyonu, YPG dahil yerel ortaklarını, Türkiye’yi, Irak’ı, İsrail’i, Ürdün’ü ve Lübnan’ı yardıma çağırmış.

Beyaz Saray IŞİD’le mücadelede samimi olsa Suriye’yle anlaşır ve ona yardım eder.

Şu anda IŞİD’in kalıntılarıyla ciddi şekilde savaşan sadece Suriye var.

İlle de İsrail mi? IŞİD’e destek olmasın yeter. Yaralı teröristleri ülkesine taşıyıp tedavi etmesin yine yeter.

Ne var ki, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert’le Ortak Görev Gücü Komutanı Tümgeneral James Jarrard’ın açıklamalarına bakılırsa  IŞİD’le savaş adı altında Suriye’ye yerleşmenin peşinde ABD…