Hangisinden başlasak acaba… İngiltere’nin Cebelitarık’tan Akdeniz’e giren petrol yüklü İran tankerine el koymasından mı? Yanlış olmaz! İlk işaret sayılır.

Tahran, “zorbalığa sessiz kalmayacağız” diyerek misilleme tehdidinde bulunmuştu.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de, “İngilizlere sesleniyorum, denizlerde güvensizlik yarattınız, kısa zamanda sonuçlarını göreceksiniz” sözleriyle İran’ın öfkesini dile getirmişti.

Ve İran dediğini yaptı…

Devrim Muhafızları Hürmüz Boğazı’nda seyir halindeki İngiliz bayraklı bir tankere el koydu.

*

İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt haberi alır almaz ilk olarak ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu aradı.

Hemen ardından da ilk açıklaması geldi.

İngiltere’nin Dışişleri Bakanı, “denizlerde yolculuk özgürlüğünün sağlanması ve bölgede her geminin güven içinde özgürce hareket etmesinin” önemine değindi, bu arada İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’le de bir telefon konuşması yaptı.

*

Çok geçmedi, ABD Başkanı Donald Trump da devreye girdi ve üstü kapalı bir tehdit savurdu: “İran sadece sorun yaratıyor. Bu konuyu İngiltere’yle konuşacağız.”

İngiltere hiç sorun yaratmıyordu da, daima İran mı sorun yaratıyordu?

İyi de, 4 Temmuz’da Cebelitarık’ta Grace-1 adlı İran tankerine el koyduran İngiltere değil miydi? O günden bu yana geminin serbest bırakıldığına ilişkin bir habere de rastlanmadı.

*

İngiltere şimdi denizlerde özgürce hareket etmekten söz ediyor.

İran özgürce hareket edemez ama İngiltere istediğini yapar.

Öyle bir dünya yok artık. İngilizlerin özlemini çektikleri dönemler çok gerilerde kaldı.

İngiltere bir yerden başka bir yere petrol tankerini özgürce hareket ettirebiliyorsa, İran da aynısını yapacaktır. Uluslararası hukuk ve kurallar bunu gerektiriyor.

Aksi takdirde savaş çıkar.

Şu anda ABD ve İngiltere’nin takındığı tavır İran’a saldırının habercisi gibi görünüyor.

*

Baksanıza ABD, Suudi Arabistan’a 500 asker gönderecekmiş. Askerler başkent Riyad’daki Prens Sultan Hava Üssü’ne konuşlanacakmış. Şimdilik sembolik bir sayı bu. 500 askerle sınırlı kalacağına inanmak zor.

Daha önce Riyad’a Patriot füze savunma sistemi kurulmuştu. Demek ki, Pentagon adım adım Arabistan’a yerleşiyor.

Hedefin İran olduğunu söylemeye bile gerek yok.

Şunu özellikle vurgulamalıyız: Pentagon’u, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz davet etmiş.

*

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’ndan yapılan açıklamada, askeri amacın Ortadoğu’da deniz yollarını güvence altına almak olduğu belirtiliyor.

Demek oluyor ki, Basra, Hürmüz ve Umman körfezleri, Bab’ül Mendep Boğazı ABD ve İngiltere tarafından kontrol altına alınacak.

*

Buraya kadar tamam da Rusya ve Çin ne diyecek bu duruma?

Öyle ya, onlar da büyük güç, onların da Ortadoğu’da çıkarları var.

Bölgenin kontrolünü ABD ve İngiltere’ye bırakırlar mı?

O eskidendi.

Sadece ABD ve İngiltere’nin at koşturacağı bir dünya yok artık.