ABD Başkanı Barack Obama, IŞİD yüzünden zor durumda.
Irak’tan ve Suriye’den katliam haberleri geldikçe ordunun Irak’a geri dönmesi konusunda Beyaz Saray’a yapılan baskılar artıyor.
Tabii kuşkusuz Amerikalı gazeteci James Foley’in infaz görüntülerinin bunda büyük payı var.
Obama baskılara daha ne kadar dayanabilir, bilinmiyor. Ama Savunma Bakanı Chuck Hagel ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey bile infial halinde.
Durum böyleyken ABD Başkanı’nın soğukkanlılığını koruyabilmesi mümkün mü? Elbette değil.
***
The Wall Street Journal, “Peki şimdi ne yapacaksınız Sayın Obama?” başlıklı bir değerlendirme yazısı yayınladı. Obama’yı eleştiren, onu IŞİD’e karşı “defansif” pozisyonda kalmakla suçlayan yazının son paragrafı şöyle:
“Sayın Obama’nın siyasi anlamda Bush’un savaşlarını sonlandırma takıntısını aşması ve ülkesinin yeniden Irak’ta savaşması gerektiğini kabul etmesi gerekiyor. Amerika zaten Irak’ta IŞİD’le savaş halinde.
Sayın Başkan, sizin James Foley’in katilleri karşısında hissettiğiniz iğrenme duygusunu paylaşıyoruz. Fakat, ABD’nin ve medeni bir dünyanın düşmanlarını alt etmek için ne gerekirse yapmaya istekli olup olmadığınızı bilmemiz gerekiyor.”
Bu bir Cumhuriyetçi söylemi aslında. Oldukça etkileyici ve ateşleyici…
Hagel ile Dempsey IŞİD militanlarından öylesine endişeyle söz ediyorlar ki, sanki dünyanın karşısında uzaydan gelmiş yaratıklar var: “Daha önce gördüğümü terör örgütlerinin çok ötesindeler…”
Oysa Amerika, El Kaide’den, Taliban’dan tanıyor olmalı böyle terör örgütlerini ve militanlarını.
Ama Washington bu kadar abartıyorsa, boşuna değildir. Arkasından mutlaka bir şey çıkar…
***
Tabii akla Suriye geliyor; dolaylı olarak faturanın Esad’a kesilmesi gibi bir plan hazırlığı mı var diye, endişe doğuyor. Boşuna da değil. ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey, Suriye bağlantısını gündeme getirmiş durumda. Dempsey, Suriye’de konumlandıkları noktalara saldırı düzenlenmeden IŞİD’in yenilgiye uğratılamayacağını ileri sürüyor.
Öte yandan Beyaz Saray Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Ben Rhodes, Suriye’deki IŞİD hedeflerine hava saldırıları düzenlenme olasılığına değinirken “Amerikalıların korunması ve ABD’ye yönelik terör planlarının engellenmesi söz konusu olduğunda hiçbir seçeneği dışlamayız” diyor.
O zaman şu soru yanıt bekliyor: IŞİD’le mücadelede ABD-Suriye beraberliği olur mu? Rhodes olmaz, diyor. Tam ifadesi şöyle: “IŞİD, Esad’ın politikaları nedeniyle Suriye’nin belli kesimlerinde barınma imkânı bulabildi. Çünkü Suriye liderinin kendi halkına karşı barbarlığı büyük bir boşluk yarattı. Yani Esad, sorunun bir parçasıdır.”
Buradan çıkan sonuç şu: ABD, gerekirse, Şam yönetimi talepte bulunmasa da Suriye topraklarında IŞİD hedeflerini bombalar.
Ne var ki, IŞİD’i bombalıyorum diye Şam’a da bomba atar.
Irak’taki durum farklı… ABD jetlerinin hava operasyonlarını Bağdat istedi Washington’dan. Ama Şam istemiyor, kendi işimi kendim görürüm diyor.
***
Öte yandan ABD’nin IŞİD’in var oluşundan Esad’ı sorumlu tutan açıklamasına Rusya’dan tepki geldi. Jeopolitik Sorunlar Akademisi Başkanı Konstantin Sivkov, silah göndererek IŞİD’e destek veren gücün Amerika olduğunu öne sürerek şunları söyledi:
“Şimdi ABD, militanların konuşlandığı yerlere saldırmak için egemen bir devletin hava sahasına girmek istiyor. Bu askeri saldırganlıktan başka bir şey değildir.”
***
Dünyanın önünde Libya örneği var: BM Güvenlik Konseyi, Kaddafi döneminde Libya semalarında uçuşa yasak bölge kararı almıştı. Sonra ne oldu? NATO uçakları Kaddafi’nin kara birliklerini ve sivil hedefleri bombaladı.
Suriye’de aynı senaryo tekrarlanır mı? Rusya ve Çin varken zor!
***
Tabii bu arada Washington’ın Şam’la gizlice görüşmelerde bulunduğuna ilişkin iddialardan da geçilmiyor.
Olasıdır ki, Washington kartları yeniden karıyor…