Ukrayna, ülkenin doğusundaki stratejik Debaltseve kasabasını Rusya yanlısı ayrılıkçılara teslim etti.

Böylece ateşkes sürecinin önündeki en büyük engellerden biri kalkmış oldu.

Doneks ve Luhanks’ta ateşkese büyük ölçüde uyulurken anlaşma kapsamında olmayan Debaltseve kasabasında çatışmalar devam ediyordu.

Kasabanın önemi, Doneks ve Luhanks’ı birbirine bağlayan demiryolu ve otobanların kavşak noktasında bulunmasından kaynaklanıyor.

Debaltseve bu nedenle her iki taraf için de stratejik önemde bir kasaba olarak görülüyor.

Ne ki sonuçta ayrılıkçılar tarafından kuşatılan Ukrayna birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. Çekilme emrini Devlet Başkanı Poroşenko verdi.

Çekilme öncesinde Minsk anlaşması BM Güvenlik Konseyi’nde de kabul edilmiş, Poroşenko ise Rusya’yı kastederek “Dünya, saldırganı durdurmalı ve Avrupa’nın merkezinde top yekûn bir savaşın başlamasına izin verilmemeli” demişti.

Bu durumda, öyle anlaşılıyor ki, Ukrayna, Rusya yanlısı ayrılıkçılar karşısında yenilgiye uğramış oluyor.

Poroşenko’ya güvence veren ve destek olan ABD ise Moskova’yı sert bir dille eleştiriyor ama yenilgiyi uzaktan izlemenin dışında bir şey yapamıyor.

Berlin ve Paris mi? Henüz iki başkentten ses yok. Kuşkusuz kaygı duyuyorlardır gelişmelerden. Ama onların da şu aşamada yapabilecekleri şeyler kısıtlı olabilir.

Bakalım, Normandiya Dörtlüsü yeniden bir araya gelecek mi? Beklememiz gerek…

Yunanistan’da ibre neoliberal sistemden yana

Radikal sol koalisyon Siriza, ülkenin onca borcuna karşın, çok büyük sözler verdi Yunan halkına.

Özelleştirmeleri durdurmaktan işten çıkarılan binlerce kamu görevlisini tekrar işe almaya, yoksulları sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlandırmaktan asgari ücreti ve emekli maaşlarını artırmaya ve bedava elektrik sağlamaya kadar temel talepler konusunda halkı çok umutlandırdı.

Ne var ki, tercihini Avrupa Birliği’nden yana yapınca tüm sözlerini de AB’nin dayatacağı koşullar altında gerçekleştirmek gibi bir durum içinde kalmış oldu.

Şimdi, ne yazık ki, açmazda debelenip duruyor.

Baştan Siriza’yı ve lideri Çipras’ı alkışlayan Kıbrıs Rum kesimi bile şu anda Atina’ya akıl veriyor:

“Olgular belli, gerçekler biliniyor. O zaman Yunan hükümetinin artık karar vermesi gerekiyor. Programın uzatılmasını istiyorsa şimdi talepte bulunmalıdır. Eğer istemiyorsa ekonominin finansmanını sağlayacak seçeneklerin belirlenmiş olması gerekir.”

Tabii belirlenen “seçenekler” yok. AB içindeyken tek bir seçenek var: 273 milyar dolarlık borç kurtarma paketi anlaşmasının uzatılmasını istemek.

Atina bunu isteyecek, AB ise lütfedip dur bakalım bir inceleyelim diyecek, belki kabul edecek, belki de Yunanistan’ı Euro Bölgesi’nin dışına itecek.

Siriza ve Yunanistan için başka çıkış olamaz mı?

Giderek seçenek yaratmak zorlaşıyor.

Neoliberal oyuncular galip geleceklermiş gibi görünüyor…