İyiden iyiye açığa çıktı ki, İsrail kendi geleceğini İdlib’e bağlamış.

İdlib’in terör örgütlerinden arındırılmasının İran’ın zaferi anlamına geleceğini düşünüyormuş.

İsrail istihbarat kaynaklarına yakınlığıyla ünlenen “Debka” internet sitesinde yayınlanan bir analizin saptamaları oldukça önemli:

“İdlib, Suriye krizinde çok kritik bir noktaya evrildi. Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya, iki hafta boyunca Suriye, Fars Körfezi ve Doğu Akdeniz’e deniz ve hava gücü takviyesi yaptılar.”

“Bölgedeki Fransız ve İngiliz askeri güçleri, ABD öncülüğündeki olası bir harekâta destek olmak için teyakkuz durumuna geçirildi.”

“Moskova, Suriye ordusunu hedef alan Suriye Demokratik Güçleri ve YPG terör örgütlerinin saldırılarını sürdürürlerse kuzeydeki noktaları hedef alacağı konusunda uyarıda bulundu.”

“Suriye’nin doğusundaki Amerikan güçleri de, müttefiki olan SDG ve YPG’ye saldırılması durumunda karşılık vereceğine ilişkin sinyal verdi.”

Göze göz, dişe diş bir durum ve her an bozulabilecek tehlikeli gelişmelere gebe bir denge…

Debka analizinde, Türkiye’nin durumuna ilişkin değerlendirme de şöyle:

“Ankara’nın desteği olmadan ABD İdlib’e müdahale edemez.”

Soçi’den önce Türkiye’yi kazanmak istemişler demek ki.

Ancak Ankara-Moskova ilişkisinin böylesine sağlam bir duruş göstereceğini tahmin edememişler.

Kimyasal saldırı senaryosunu da uygulamaya sokamayınca, çok ince hesaplara dayalı Lazkiye saldırısını programlamışlar: Rus askerlerini taşıyan uçağı, Suriye ordusunun füze savunma sistemlerinin bulunduğu bölgeye, yani ateş hattına sürüklemek ve uçağı kalkan olarak kullanmak…

Olay, çok iyi düşünülmüş ve üzerinde çok çalışılmış bir provokasyon…

Eh, bu da Rusya Devlet Başkanı Putin’e ders olsun. Suriye’ye yönelik İsrail hava saldırılarının haddi hesabı yoktu. İran’ı bahane ederek Suriye’ye bomba yağdırıyorlardı.

Putin de sesini çıkarmıyordu. Hatta İsrail Başbakanı Netanyahu’yu birkaç kez Kremlin’de ağırlamış ve “dostum” diye hitap etmişti.

Oysa Netanyahu’nun tek bir dostu var, o da Trump!

Ve Netanyahu’nun İsrailiyle Trump’ın Amerikas’ı el ele vererek büyük Ortadoğu savaşının hazırlığını yapıyorlar.

Ne var ki, bu savaş geçmişteki Arap-İsrail savaşına benzemez!

 

Rusya da tehdit kaynağı olarak Fırat’ın doğu kıyısını gösterdi

 

Suriye ordusuna saldırdığı takdirde SDG/YPG’ye karşılık vereceğini bildiren Rusya, Fırat’ın doğusu konusunda da Türkiye’nin yanında yer aldı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ankara’nın en duyarlı olduğu sorun üzerine yaptığı açıklamada Suriye’nin toprak bütünlüğüne değinirken şunları söyledi:

“Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik ana tehdit, ABD’nin doğrudan kontrol ettiği ve bağımsız özerk yapıların kurulduğu Fırat’ın doğu kıyısından yükseliyor.”

Rusya ve Türkiye’nin İdlib kararını “ara adım” olarak değerlendiren Lavrov, böylece sıranın Fırat’ın doğusuna geleceğinin işaretini vermiş oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da İdlib’i değil Fırat’ın doğusunu gündeme getirerek sık sık PKK/PYD’yi işaret ediyordu.