Engin Özpınar
Engin Özpınar
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Suriye’de içtenlik ve dürüstlük kazanacak

ABD Savunma Bakanı James Mattis “IŞİD’in bittiğini söyleyenlere inanmayın, onlarla mücadeleye devam ediyoruz” demiş.

Yarısı doğru, yarısı yalan bir ifade bu.

“IŞİD’in bittiğini söyleyenlere inanmayın” kısmı doğru.

Çünkü IŞİD gerçekten bitmedi ve onu besleyip büyüttüğü için bunu en iyi bilen taraf ABD.

Ama ikinci kısım, yani “Onlarla mücadele etmeye devam ediyoruz” kısmı külliyen yalan.

Onlarla mücadele etmiyorlar çünkü.

Tam tersine Suriye ve Rusya ordularının bitirici darbeyi indirmelerine sıra geldiğinde IŞİD’e hemen değnek uzatıyorlar, tutunabilsin diye. Ve tabii İsrail ve Suudi Arabistan’la birlikte.

*

ABD Başkanı Donald Trump, eski Başkan Obama’yı eleştirirken ne demişti, anımsayalım: “IŞİD’i, ABD ve İsrail ortaklığı yaratmıştır.”

Buraya Rusya lideri Vladimir Putin’in suçlamasını da ekleyelim. Putin, yıl sonu büyük basın toplantısında şunu söylemişti:

“Suriye’de sıkışınca Irak’a geçen IŞİD militanlarının geçiş noktalarının bilgisini Amerikalı partnerlerimize söylüyoruz. Ama hiçbir tepki vermiyorlar. Bunun nedeni şudur: Bu militanları Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı savaşmaları için kullanabileceklerini düşünüyorlar. Bu belki kolay bir yol, basit bir yol. Ama aynı zamanda çok da tehlikeli.”

Çünkü bu yol, partnerler arasında çatışma olasılığını da barındırıyor.

*

Ne var ki Türkiye, Rusya ve İran’ın ortak Suriye politikası çatışmayı değil, barışmayı içeriyor: Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve terörün sona erdirilmesi öncelikli hedefler olarak belirlenmiş durumda.

ABD ve koalisyon tarafına bakıldığındaysa belli bir hedefleri var mı, yok mu, anlaşılmıyor.

Ya da belli bir hedefleri var da, açıklamaktan mı kaçınıyorlar? Onlar açısından bu durum daha da kötü tabii.

Astana sürecinde içtenlik var, açıklık var, netlik var, doğruluk var, dürüstlük var.

Ya Batı cephesinde ne var? Şu saydıklarımızın hiçbiri yok. Çünkü inandıkları ve savundukları değerler yok.

*

Örneğin, ABD bir yandan Esad’ın kalıcılığını onaylıyor ama diğer yandan IŞİD militanlarını kanatları altına alarak Suriye liderine ömür biçiyor. Bu tavırda ne içtenlik, ne doğruluk, ne de dürüstlük söz konusu.

Washington’ın kafasının karışık olduğu bir mazeret olarak ileri sürülebilir ama o da bir yere kadar.

Örneğin ABD, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana mı, değil mi?

Lafa gelince, toprak bütünlüğünden yanayım sesleri kulağa kesik kesik de gelse duyuluyor. Ama pratikte tersini yapıyor.

*

Eğer ABD, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyorsa pılısını pırtısını toplayıp hemen evine dönmelidir. Çünkü savaşı kaybetti. Kazanan Esad oldu. Suriye’de hâlâ birtakım Esad karşıtı silahlı örgütler var. Olabilir. Ancak bir şey yapabiliyorlar mı?

IŞİD’in kalıntılarıyla PYD/YPG’yi saymazsanız, hiçbirinin esamisi bile okunmuyor artık.

Zaten ABD çekildiğinde onlar da kalmayacaklar.

*

Peki, bu arada ABD’nin hali ne olacak?

New Yorker dergisinde Robin Wright imzalı yazıda şu ifade çok dikkat çekici:

“Amerikan diplomasisi [Suriye bağlamında] Rusya, Türkiye ve İran tarafından marjinalleştirildi.”

Anlaşılan imparatorluk gerileme dönemine tam olarak girmiş artık…

(Kaynak: Sputnik/YDH/DW)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X