“Suriye’yle ilgili kararlarda son söz BM’nindir” ifadesi ne kadar ciddiye alınır, bilemeyiz.

Ama BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura iddialı konuşuyor; “BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı ve Soçi Deklarasyonu’na göre son söz bizde, yani BM’dedir, herhangi başka bir ülkede değil” diyor.

Pek inandırıcı gelmiyor ama umarız öyledir.

BM Güvenlik Konseyi’nde çöreklenmiş Batılıların Suriye’de işlenen savaş suçlarına karşı soruşturma açtırdıklarını hiç duymadık.

ABD, kendisi hakkında soruşturma açılmasına tabii ki izin vermez.

İngiltere ve Fransa da öyle.

Bu durum ne zamana kadar devam etti? Rusya ve Çin’in, BMGK’daki Libya kararını onaylama hatasına düşmelerine kadar.

Sonra hatalarını anladılar ama iş işten geçmişti. İşte, Libya hala belini doğrultamıyor.

O nedenle Mistura’nın dediği “Suriye’de son söz BM’nindir” sözü, samimiyetle söylenmiş olsa bile inandırıcı gelmiyor.

*

Aslında verilen sözlerin tutulmamasından, alınan kararların uygulanmamasından dolayı BM zaman içinde çok yara aldı, güvenirliliğini yitirdi.

En çarpıcı örnek İsrail’le ilgili kararlardır. Filistinlilere yönelik zalimliği, bırakın durdurmayı, kınanmasına bile olanak tanınmamıştır.

ABD, İngiltere ve Fransa her defasında İsrail’in savaş suçlarını örtbas ederek Tel Aviv yönetimlerini şımartmış ve bugünkü pervasızlığının sebebi olmuşlardır.

*

Sadece Filistinliler değil elbette, Suriye’ye de kendi kararlarıyla hava operasyonları düzenleyip sivil ve asker ayırmadan herkesi bombalıyordu İsrail.

Bunu yaparken de terör örgütlerini, en başta da IŞİD militanlarını koruyordu Şam’a karşı.

Teröristler yaşatılmalı ki, Esad, onlarla uğraşsın dursun.

Mistura’dan o zamanlar “Suriye’de son söz BM’nindir” sözü duyulmuş muydu?

*

Suriye’de son sözü Rusya söyledi.

Ne zaman ki, S-400’ler Suriye topraklarına yerleştirildi, İsrail’in havası sönüverdi; Washington destek verecekti ama belliydi ki o da S-400’lerden çekiniyordu.

 

Trump’ın asker çekme kararı şaka olmasın

ABD askerleri, Başkan Donald Trump’ın ani bir kararıyla Suriye’den çekilmeye başladı. Hem de büyük bir hızla…

Bu acelecilik, başta İsrail olmak üzere İngiltere ve Fransa’nın tepkisine yol açtı.

Birincisi, ABD’nin Suriye’deki askerlerinin tümünü çekmesi yenilginin kabulü sayılacaktı.

İkincisi, PKK/YPG, bu durumda Suriye ordusuna katılmaktan başka çare bulamayacaktı.

Üçüncüsü de Suriye, Rusya ve İran’a bırakılmış olacaktı.

Peki IŞİD’le mücadele bitti mi? Daha düne kadar bitmediğini söyleyen Trump ve çevresi değil miydi?

Karara Cumhuriyetçi Parti’den de tepki geldi. Deneyimli Senatör Lindsay Graham, Trump’ı, daha önce Obama’nın Irak’ta düştüğü hataya düşmemesi için uyardı.

Trump o zaman Obama’yı Irak’taki Amerikan askerlerini zamanı gelmeden çekmekle suçlamıştı.