ABD, Kuzey Suriye’deki PYD/YPG’yi dünya kamuoyuna takdim ederken IŞİD’in başkenti sayılan Rakka’yı hedef göstermişti.
Pentagon destekli YPG gücü Rakka’ya saldıracak ve kenti IŞİD’in elinden alacaktı. Dünya bu beklenti içindeydi.
*
Ne var ki, aradan geçen zaman içinde Rakka’ya bir şey olmadı, IŞİD’in başkenti olmayı sürdürdü.
Amerika liderliğindeki uluslararası koalisyon güçlerinin sözcüsü Steve Warren da Rakka’nın kurtarılmasının bir yıldan fazla süreceğini öne sürerek beklentileri boşa çıkardı.
YPG bu arada Rakka yerine, “Suriye Demokratik Güçleri” adı altında Türkiye sınırına paralel bir ilerleyişle “Fırat’ın batısına” geçti.
*
Kürt güçleri şu anda, Halep’in kuzeyinde Nubbul ve Zehra köylerinin bulunduğu bölgede Suriye ordusuyla el ele vermiş olabilir. Stratejik önemi olan söz konusu iki köy tam da YPG ile Şam’ın askerlerinin karşı karşıya geleceği noktada yer alıyor çünkü.
*
Şöyle ilginç bir durum var: Rusya Suriye ordusuna, ABD ise YPG’ye hava desteği veriyor. Ve tabii karada kullanacakları silahları da…
Gerçi Rusya’nın Suriye’yi silahlandırması yeni değil; yıllardan beri yapılan anlaşmalar gereğince sürdürülen bir alışveriş bu. Yani yasal bir iş, hukuki dayanağı var. Ama ABD Kobani’ye neye göre silah taşıyor, herhangi bir açıklaması yok.
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nün web sitesindeki haberlere göre ABD Haseke kırsalındaki Rumeylan Havaalanı’na en son perşembe günü 3 nakliye uçağıyla silah ve cephane indirdi.
Dün de Amerikan savaş uçakları Mınbıc (ya da Münbiç) ve Cerablus kentlerindeki IŞİD mevzilerini bombaladı.
Şimdi sıra YPG’de… Kürt güçleri bombardımanın ardından Rumeylan’a indirilen silahlarla saldırıya geçecekler.
*
Rusya, ABD, İran, Hizbullah, Şam ve PYD/YPG güç birliğiyle Suriye’deki IŞİD ve El Kaide bağlantılı terör örgütleri yenilgiye uğrarken Suudi Arabistan, kara kuvvetleriyle iç savaşa müdahil olmak istedi.
İlginçtir, ABD hemen bir açıklama yaparak Riyad’a destek verdi. Savunma Bakanı Ashton Carter “Memnuniyet duyarız, ne iyi olur, bize de güç verir, IŞİD’le mücadelemiz ivme kazanır” dedi.
*
Ne ki, ABD dışında böyle konuşan da olmadı. Örneğin, BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın sözcüsü Anastasia Levçenko’ya soruldu, yanıt alınamadı. Levçenko, bu konudaki tüm soruları yanıtsız bıraktı.
Moskova ise “yakından izliyoruz” derken hoşnutsuzluğunu vurguluyor gibiydi. Anlaşılıyordu ki Ruslar bu gelişmeden “memnuniyet” duymamıştı.
*
Öte yandan İngiliz Guardian gazetesi Türkiye ile Suudi Arabistan’ın kısa bir süre önce ortak bir “askeri koordinasyon organı” kurduklarını anımsatarak Riyad’ın kararının bunun ardından gelmesine dikkati çekti.
Guardian, Suudilerin talebinin gelecek hafta Brüksel’de yapılacak NATO zirvesinde ele alınacağını duyurdu.
*
Tüm bu gelişmelerden sonra son sözü söylercesine Rusya Hava Kuvvetleri bir tür alarm durumuna geçtiğini açıkladı.
Buna göre Rus Genel Kurmayı, Suriye’nin Hmeymim üssünde konuşlandırdığı yeni nesil Su-35 avcı uçaklarına 7/24 çiftler halinde nöbet koydu ve her an, aniden kalkışa hazır olma emri verdi.
Bir Rus askeri yetkilisi, Su-35 jetlerinin hem havadaki uçakları korumak, hem de yerüstü ve yeraltı hedeflerini vurmak amacıyla kullanılacağını bildirdi.
*
Bakalım bugün neler olacak?
Süreç hızlandı… Bir sürü gelişme peş peşe geliyor.
Ortadoğu’da kendini bilen de, bilmeyen de egemenlik yarışına giriyor, girmek istiyor.
Aman dikkat!