PYD/YPG ağırlıklı SDG sözcüsü Talal Sello Reuters’e açıklama yapmış, “IŞİD’in kontrolündeki Tabka hava üssünü ele geçirdik” demiş.
Onlar mı ele geçirdi, Amerikan askerleri mi? Bu konuda bir açıklık yok.
Ne var ki, Pentagon öne çıkmak istemediği operasyonlarda, bilgilendirmeyi başkalarının üzerinden de yapabilir.
Örneğin, Amerikan deniz piyadeleri bir süre önce Rakka’nın doğusuna girdiklerinde benzer bir yöntem uygulamışlardı. İlginçtir, haberi de yine Reuters vermişti. Reuters’e açıklama yapan da Şiar Kürdi adında bir YPG komutanı olmuştu.
Tabii işin içinde Reuters de olunca Batı medyası haberi havada kapacaktı. Nitekim öyle oldu. BBC, Deutsche Welle, Amerikan’ın Sesi ve diğerleri… Hepsi, dünkü gündemlerinde başköşeyi ayırdılar SDG sözcüsü Sello’nun açıklamasına.
*
ABD’nin havadan ve karadan destek verdiği operasyon epey etkili olmuştu ki, IŞİD bile Tabka barajının çökmesinden korkuya kapılmış ve uyarıda bulunmak zorunda kalmıştı.
Amerika’nın Sesi’deki habere göre, Terör örgütü sosyal medyadan yayınladığı mesajda barajın artan hava saldırıları yüzünden çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını duyurdu.
Galiba bu da bir ilkti. Yakan, yıkan, kafa kesen IŞİD şimdi bir tehlikeye karşı uyarıda bulunuyor ve ortak tavır alıyordu.
*
Ortam, tam da PYD/YPG’nin istediği gibi gelişmelere sahne olmaya başlamıştı. Örnekse PYD lideri Salih Müslim’in açıklamasıydı.
Müslim daha fazla beklemeden, “halk arzu ettiği takdirde” Rakka’nın da “Demokratik federal Rojava sistemine” dahil edilebileceğini söyledi.
Ve bu haber de Reuters’ten geldi.
Sistem, yerinden yönetim sistemiydi. Muhtemelen arkalarında ABD vardı. Belki Rusya da destek oluyordu.
Cenevre’de Suriye anayasası görüşülürken Suriyeli Kürtlerin bu konuyu gündeme getirmeleri beklenmiyor değildi. Ama Şam ne diyecekti?
Bilinen görüşlerinde bir değişiklik olmadıysa Suriye lideri Esad bu öneriyi kabul etmezdi.
*
Ne var ki, Cenevre’de iki öneri masaya getirilmiş ve tartışmaya açılmıştı. Sputnik’teki habere göre bunlardan birincisi “Suriyeli Kürtlerin bölgesel olarak ayrılması” önerisiydi.
Buna göre öneri, “sınırları belirlenerek Suriye devletiyle kesin olarak ayrılmış, Irak’taki otonom bölgeyle ya da Türkiye’deki Kürtlerle herhangi bir ilişkisi bulunmayan bir Kürt devletinin kurulmasını öngörüyordu”.
İkinci öneriyse, “Suriye’nin, gücün merkezde olduğu bir konfederasyon sistemine geçmesini” tartışmaya açıyordu. Bu da, “Kürtlerin kendi dilini, kültürünü, ifade özgürlüğünü ve yönetim birimlerini kullanabildiği bir otonomi” anlamına geliyordu.
*
Suriye sınırının hemen ardında planlar, projeler hazırlanmış da uygulamaya geçilmesi için düğmeye basılması bekleniyormuş gibi bir durum var.
Galiba zurnanın zırt diyeceği noktaya yaklaşıyoruz.