Gün geçmiyor ki, ülkesi, onun kontrolsüz çıkışları nedeniyle müttefik kaybetmesin.

İşte en son Afrika ülkeleriyle Haiti’yi, çok affedersiniz, “bok çukuru”na benzetti.

Trump oval ofisteydi. Bazı Kongre üyeleriyle ABD’deki göçmenler konusunda bir görüşme yapıyordu.

Başkan Trump’ın, bu sözü de içeren ifadesi tam olarak şöyleydi: “Bu bok çukuru ülkelerden niye bu insanları kabul ediyoruz?”

Tabii bu sözler oval ofiste kalmadı. Ertesi gün Washington Post, aynı ifadeyi kullandığı bir haber üreterek bombayı patlattı.

Bu arada dünya, WP’den öğrendi ki, Trump, “Göçmen kabul edeceksek Norveç’ten edelim” diyordu.

Norveç, nasıl bir ülkeydi. Eğitimi, kültürü, ekonomisi ne düzeydeydi?

Yoksa ABD’den daha iyi bir durumda mıydı?

Olasıdır ki Trump, bu soruların yanıtını da bilmiyordu.

Belki Norveç’in Avrupa’nın ne yanında olduğundan da bilgisi yoktu.

*

Cüsseliydi ama küçük adamdı. Ve de çok cahildi. Cahil olduğu için ağzından çıkan ifadelerin ne gibi sonuçlar doğuracağını hiç düşünmüyordu.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Trump’ın, Afrika ülkeleri ve Haiti’ye yönelik ifadelerini “ırkçı” ve “utanç verici” olarak yorumluyordu.

İnsan Hakları Komiserliği Sözcüsü Rupert Colville, ABD Başkanı’nın ikinci büyük savaştan sonra dünyanın savunageldiği değerlere karşı çıktığını belirterek, onun ulus ve din temelinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığını kışkırttığını vurguladı.

Bu sözler Donald Trump’a yönelik en ağır suçlamaydı.

Belki de ileride bu kışkırtıcılığının hesabını vermek zorunda kalacaktı.

Ne var ki, o, bunun da farkında değildi.

BM Yüksek Komiseri’nin anımsatmasıyla devam edelim. Yüksek Komiser Colville, Trump için “Daha önce de Meksikalılarla Müslümanları aşağılıyordu” ifadesini kullandı.

Meksika resti çekti. ABD’deki Müslümanlarsa küskün.

*

Bakınız, Londra’ya da gidemedi…

ABD’nin İngiltere Büyükelçiliği’nin yeni binasının açılışını yapacaktı. Ama korktu. Londra’nın Belediye Başkanı Sadiq Khan, Washington’a gönderdiği mesajda, “Trump’ın Londra’ya gelmesi halinde kitlesel barışçıl protestolarla karşılanacağını” duyurmuştu. Belediye Başkanı, Başbakan Theresa May’in de, Trump’ı İngiltere’ye davet etmekle hata yaptığını öne sürmüştü.

Sadiq Khan, ABD Başkanı’nın ziyareti iptalini değerlendirirken şöyle konuştu: “Donald Trump mesajı almış görünüyor. Gerçekte Amerika’yı ve Amerikalıları çok seven ve beğenen Londralılar, onun politikalarının ve uygulamalarının, bu kentin kapsayıcılık, çeşitlilik ve hoşgörüye dayalı değerlerinin tam zıddı olduğunu düşünüyor. Trump’ın bunu anlamış olması da iyi bir şey.”

İngiltere, ABD’nin en içli dışlı olduğu müttefiki. Bir ABD Başkanı aldığı davet üzerine Londra’ya yapacağı ziyareti iptal eder mi? Önemli bir engel çıkar, hastalık olur, o zaman tamam da, öyle bir durum yok. Niye gidemiyor?

Hani, Avrupa’nın diğer ülkeleri olsaydı, anlamak mümkündü.

*

Trump’lı ABD’nin Avrupa’yla olan ilişkilerinin daraldığına tanık oluyoruz. Ama İngiltere doğrusu çok şaşırttı.

Pasifik’te de Kuzey’le Güney, Washington’a ihtiyaç duymadan barışçıl adımlar atmaya başladılar.

Trump Asya’da da Pakistan’a yardımı keserek ve hakaret ederek bir düşman daha kazandırdı ABD’ye. Filistin de öyle…

*

ABD içine kapanıyor yavaş yavaş. Görünen gelişmeler bunu düşündürüyor.