ABD Başkanı Donald Trump, başlangıçta Suudi Arabistan’dan umutluydu.
Kral’ın ve Veliaht Prens’in Kaşıkçı cinayetini kılıfına uyduracağına inanıyordu.
Ancak Beyaz Saray’ın hesabını, en küçük ayrıntıyı bile didik didik ederek soruşturma yürüten Türkiye bozdu.
Bu durumda Riyad, Konsolosluk’taki cinayeti kendisinin planladığını itiraf etmek zorunda kaldı.
Ama bu itiraf Riyad’ı köşeye sıkıştırmanın ötesinde, onun en yakın müttefikleri ABD ve İsrail’i de sıkıntıya soktu. Hani ne demişler, “Cahil dostun olacağına akıllı düşmanın olsun…”
*
İsrail sesini çıkarmıyor ama ABD yönetimi çok öfkeli.
Ne kadar öfkeli olduğunu Trump’ın şu sözlerinden anlamak mümkün: “Bugüne kadar gördüğüm en kötü örtbas girişimi. Bu fikir kimin aklına geldiyse başı büyük belada, olmalı da…”
Anlaşılan o ki, Trump, Prens Selman’ın üzerine çarpı işaretini kondurmuş. 21 Suudi yetkiliye de vize yasağı getirilecekmiş. Ancak bu kadarı kamuoyunu tatmin eder mi, rahata kavuşturur mu, bilmek zor.
Örneğin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD Başkanı’na oklarını daha yeni fırlatmaya başladı. Dediği şuydu: “Suudiler, Kaşıkçı cinayetini ABD’nin koruması olmadan işleyemez.”
O açıdan, olaya uluslararası düzeyde planlanmış bir cinayet olarak bakmak gerekir.
Demek ki İran’a göre ABD, Kaşıkçı olayının tam olarak içindeydi.
*
Olayın başından bu yana suskun kalmayı tercih eden AB yönetimiyse, üye ülkelere kuşkulu oyunlara bulaşmamaları çağrısında bulundu.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, “Bu o kadar korkunç bir suç ki, en ufak bir riyakârlık dahi bize utanç verir” diye konuştu.
Şu sözler de Tusk’a ait: “Burada kimlerin, kimin çıkarlarını korumayı amaçladığını söylemek bana düşmez. Ancak bildiğim şudur ki, Avrupa’nın yararına olacak tek şey arkasında kimin olduğuna bakmaksızın bu olayın tüm detaylarının günyüzüne çıkarılmasıdır.”
AB Konseyi Başkanı’nın sözleri Washington’a mesaj niteliğinde sayılmalı.
Trump ve çevresi bunu algılayabilir mi acaba?
*
ABD’deki siyasal yorumculara göre Trump ve ekibi tehlikeli bir yola girmiş bulunuyor. Tamam, Suudi Arabistan kendini bitirdi ama bunun asıl Washington’a etkisi çok olumsuz.
Şöyle ki, Veliaht Prens Selman düşüşe geçerken sanki Trump’ı, damadı ve yakın çevresini de aşağıya çekiyor. Bu durumda ABD de aşağı çekilmiş oluyor.
Bir umut kasımdaki araseçimde…
Ama asıl önemlisi ABD’nin dünya çapındaki ağırlığı…
*
Şimdi bekliyoruz, Trump yönetimi, Veliaht Prens Selman’ı iktidar da tutacak mı, tutmayacak mı?
Eğer tutacaksa Trump, bir katille, bir caniyle işbirliği yapan ilk ABD Başkanı olacaktır…