Trump’a tanı konuldu: Narsisist bir zorba! Sadece kendini seviyor, kendine tapınıyor. Tek gerçek kendisi…

Bu bir kişilik bozukluğu elbette ve de çok tehlikeli…

ABD Başkanı olarak çılgınca davranabilir, hem ülkesini hem dünyayı uçuruma yuvarlayabilir. Onu durduruncaya kadar da iş işten geçmiş olur.

Olasıdır ki, bu yüzden hareket alanları sınırlandırılıyor; yönetime aldığı adamları ayıklanıyor.

Hem de kendi partisi, kendi arkadaşları tarafından. Yakınındakiler, kim bilir neler görüyor, neler yaşıyorlar…

***

Bunlardan biri de dün Ankara’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştiren Cumhuriyetçi Senatör John McCain’di.

Trump’ı yerden yere vuran McCain’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir saate yakın süren görüşmesi şaşırtıcı olmadı denemez.

Yoksa Trump, Cumhuriyetçi Parti’de kendisine en sert eleştirileri yönelten senatörü Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atamayı mı düşünüyor?

Mıchael Flynn’ın ayrılmasından bu yana o makam boş duruyor çünkü.

Oysa Ulusal Güvenlik Danışmanlığı, yönetim açısından çok önemli bir makam…

***

Örneğin, geçen hafta toplanan Münih Güvenlik Konferansı’nda gözler, ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı’nı aradı.

Hedefte daha çok ABD ve Donald Trump vardı çünkü.

Konferansın Başkanı Wolfgang Ischinger bu konuda başı çekiyordu. Ve Trump’a en sert eleştiri de ondan geldi. 45 yıllık dış politika deneyimine sahip 70 yaşındaki duayen diplomatın yeni ABD Başkanı’na yönelttiği oklar şöyleydi:

“Trump’ın gelişi Batı’nın sonu demektir.”

“Ne yazık ki, ABD Batı’nın sembolik siyasi-manevi önderliğine artık uygun değildir.”

“Şimdi Avrupa’nın görevi bu kaybı telafi etmektir.”

“Bugüne değin dış politika ve güvenlik politikası sağlam yönergelere ve düzenlemelere sahip bir faaliyetti. Ama şimdi, azami derecede öngörülemezlikle ve yeni koşullarla uğraşıyoruz. Bu durum olağanüstü tehlikelidir.”

***

Peki, Avrupa ne yapmalıydı?

Konferans Başkanı Ischinger’ın bu konudaki önerisi de büyük yankı uyandırdı: Duayen Alman diplomat, askerileşme, diyordu. Ona göre Avrupa ve özellikle de Almanya “Batılı değerler sistemini savunmak” için mevcut askeri güçlerini takviye etmeliydiler. Ischinger, Avrupa solunun da buna karşı çıkmayacağını öne sürüyordu. Dediği şuydu:

“Eğer AB üyeleri jetlerini ya da silahlarını birlikte satın alırlarsa parça başına fiyatın yarısını öderler. O zaman bugünkü harcamaların yarısıyla ABD’den altı kat daha fazla silah sistemimiz olur.”

***

Trump’ın ABD Başkanı olmasının dünyaya maliyeti, eğer önlem alınamazsa, çok pahalıya patlayacakmış gibi görünüyor.

Sadece şunu söyleyip noktayı koyalım:

ABD Başkanlık koltuğunda Donald Trump oturdukça dünya, Alman ordusunun güçlenmesine ve dünyaya açılmasına tanık olacak.

(Kaynak: Deutsche Welle/ World Socialist Web Site)