Engin Özpınar
Engin Özpınar

Türkiye-Rusya ilişkisine ABD markajı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve de Türk-Rus heyetleri arasındaki görüşmelerin tüm ağırlığı enerji, ticaret ve yatırımlar üzerineydi. 
“2023’te 100 milyar dolar ticaret hacmi” hedefiyle gerçekleşen bu görkemli buluşmanın, siyasi sorunlarla tadının kaçmasını engellemek için, her iki taraf da dikkatli ve özenli davrandı. 
Kritik siyasi konular geri plana çekildi. 
Suriye sorunu ele alındı ama görüş ayrılıklarının gerginlik yaratmasına izin verilmedi. 
Taraflar bu konuda mümkün olduğunca kontrollü davrandı.
Özellikle Rusya lideri için Türkiye ile kol kola girerek dünyaya görüntü vermek önemliydi. 
Hesapta olmayan ABD’nin sürpriziydi.
Washington tam da Putin’in Ankara’yı ziyaretine denk gelecek şekilde “Suriye’de tampon bölge” sorununda küçük de olsa bir adım attı.
WSJ’nin bu konudaki haberini Amerika’nın Sesi sitesi de kullanmakta bir sakınca görmedi. 
Habere göre, Suriye topraklarında Türkiye sınırına yakın küçük bir uçuşa yasak tampon bölge kurulacak ve karşılığında İncirlik üssü IŞİD’e karşı hava saldırılarında kullanılmak üzere koalisyon uçaklarına açılacaktı.
Bu haberdeki bilgiler ne ölçüde doğrudur, bilinmiyor.
Olabilir mi, o da pek mümkün görünmüyor.
Ama ABD’nin zamanlamasına diyecek yok!
 
Ferguson’da Uzlaşma Komisyonu 
 
Siyah beyaz gerilimini hafifleterek iki toplumu barıştırmak, sosyal eşitsizliğin giderilmesini sağlamak ve yaşamı normale döndürebilmek amacıyla Missouri Valisi çareyi bağımsız bir uzlaşma komisyonu kurmakta buldu. 
Yapılan açıklamada komisyonun 9 siyah ve 7 beyaz üyeden oluşturulacağı bildirildi.
Vali Jay Nixon, komisyonun hedefini açıklarken “Farklı gruplar temsil edilse de taraflar arasında anlayışı geliştirme, tüm vatandaşlara eğitimde ve istihdamda fırsat eşitliği yaratma ve yaraları sarma gibi ortak amaçlar uğruna birleşme sağlandığını” söyledi.
 
Fransa’da Sarkozy ve Le Pen ittifakına doğru
 
Fransa’da sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande’ın sosyal ve ekonomik sorunlardaki, özellikle de istihdamdaki başarısızlığı, önce Le Pen’in faşist partisini güçlendirdi, sonra da Nicolas Sarkozy’ye davetiye çıkardı.
Sarkozy beklenenin altında oy almasına karşın Halk Hareketi Birliği Partisi UMP’nin liderliğine seçilmeyi başardı. 
Bu durum, onun için bir tür doping oldu ve ardından bombayı patlattı: “2017’deki cumhurbaşkanlığı seçiminde şansımı denemek istiyorum!”
Sarkozy’nin Fransızların kaderinde yeniden rol sahibi olmasıyla birlikte başka bir şey daha oldu: Faşist Parti Milli Cephe ile Halk Hareketi Birliği’nin ittifakı gündeme geldi. 
Oysa bugüne kadar UMP, aşırı sağla ittifaka hiç yanaşmamıştı.
Siyaset bilimciler, sosyalistlerin toplumda yarattığı hayal kırıklığının söz konusu ittifaka ilişkin düşünceyi normalleştirdiğini savundular.
Fransa’da 2015’te bölge ve il genel meclisi seçimleri yapılacak.
Bu seçimler baz alınarak düzenlenen son kamuoyu yoklamaları, her iki partinin seçmenlerinin yüzde 58’inin ittifaktan yana olduğunu gösterdi. (Kaynak: DW)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X