Brüksel’de düzenlenen NATO zirvesi’nin ortak bildirisinde “Türkiye’nin güneyinden gelen tehditlerin kaygıyla izlendiği ve karşı önlemlerin artırılacağı” şeklinde bir ifade yer alıyor.
Türkiye’ye güneyden gelen tehdit belli, Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerindeki PKK varlığı. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin aralıksız mücadele ettiği terör örgütü.
Yeni de değil, çekiç gücün 1990’ların başında icat edilmesinden bu yana sürüp gidiyor.
Ve biliniyor ki, Irak ve Suriye’deki PKK’nın arkasında ABD’nin başını çektiği İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerden oluşan bir Batılı koalisyon var.
Ve yine biliniyor ki, bu koalisyon PKK’nın arkasında durmasa, ona silah vermese, finansal yardım yapmasa, istihbarat desteğinde bulunmasa terör diye bir şey kalmayacak.
Ne var ki, ısrarla yalan söylüyorlar. Tehdidi kendileri yaratıyorlar, ardından o tehditten bizi korumaya kalkıyorlar.
*
Terör örgütüne desteğinizi kesin, çekilin gidin, biz de artık rahat edelim. Bu kadar basit.
Bizim için “kaygı duyduğunuzu” söylemenize gerek yok.
Hele, “Suriye’den Türkiye’ye balistik füze tehdidi olduğunu” öne sürerek havayı bulandırmaya çalışmanıza hiç gerek yok.
Dramatizasyonda çok başarılı olduğunuzu biz de biliyoruz. Ama o da bir yere kadar işe yarıyor.
Önünde sonunda gerçekler, düzenlenen oyunları bastırıyor, oyuncuları zor durumda bırakıyor.
*
İşte perşembeyi cumaya bağlayan gece, Deyrizor’un Irak sınırına yakın bölgesindeki Ebu Kemal kentinde iki köye düzenlenen hava saldırısı…
30’dan fazla kişinin öldüğü bombardıman…
Suriye’nin ya da Rusya’nın üzerine atabilirlerdi ama yakalandılar.
Koalisyon Sözcüsü Albay Sean Ryan, Reuters haber ajansına, “Koalisyon ve müttefik güçlerimiz Susa ve Baghur Fukhani civarında hava saldırısı gerçekleştirmiş olabilir” diyerek geçiştirmek istese de nafile.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi artık insafa gelmiş olmalı ki, bu kez Şam’ı suçlayamadı.
Ancak ABD ya da koalisyon da diyemedi. Ortada kaldı.
*
Gerçekte neler olup bittiği, geç saatlerde Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasıyla aydınlandı. Şam’ın BM Genel Sekreterliği ve BM Güvenlik Konseyi’ne de gönderdiği açıklamaya göre bombalanan köylerde PYD/PKK yönetimindeki DSG’ye karşı çıkan Suriyeliler yaşıyordu.
Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, ABD ve müttefiklerinin bu katliamı haklı gösterebilecek bir bahanesi olmadığı belirtilerek “Koalisyon bu bölgenin coğrafyasını çok iyi biliyor. Saldırılar, köylerdeki Demokratik Suriye Güçleri varlığına karşı çıkan sivilleri korkutmak amacıyla düzenlenmiştir” denildi.
*
Suriye’de 7 yıldır devam eden savaşın sonunun artık göründüğünü düşünüyor Şam yönetimi.
Kesinlik, İdlib zaferine bağlanmış durumda. Dera’dan sonra İdlib de düşerse koalisyon yenilgiyi kabul etmek zorunda kalacak.
Tabii bu durum ABD ve koalisyon için değil ama Suriyeli Kürtler açısından zorlu bir sürecin başlangıcı olacak…