ABD yönetiminin ağzındaki baklayı Washington Post çıkardı.
Gazetede yer alan yorumda, ABD’nin Türkiye’ye öfkesinin nedenleri şöyle sıralandı: Suriye’de Rusya ve İran’la işbirliğini tercih etmesi, Rusya’dan hava savunma sistemi almaya karar vermesi ve Pentagon’un Kürtlerle işbirliğine karşı çıkması…
WP’ye göre, söz konusu nedenler Türkiye’nin sadece en yakın müttefiki ABD’den uzaklaşmasına yol açmıyor, onu, tümüyle Batı dünyasından uzaklaştırıyor.
WP, bu durumda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’yla ilişkilerin kopması riskini yüklendiğini, ancak bunun ABD’ye değil Türkiye’ye zarar vereceğini öne sürüyor.
Anlaşılıyor ki, Ankara, ABD/PYD/PKK işbirliğine sesini çıkarmasa, Astana’da olmasa, Rusya ve İran’la birlikte hareket etmese, savunma sistemini Rusya’dan almasa Washington’la ilişkilerde hiçbir sorun olmayacak.
*
Asıl kilit konu hangisi acaba? ABD açısından hepsi önemlidir elbette. Ancak Pentagon’un PYD/PKK’yla askeri işbirliği öne çıkıyor.
Anımsanırsa Ankara, başından beri bu duruma itiraz ediyordu. Ama nedense bu itirazları ABD hiç ciddiye almadı.
Demek, bir planı vardı ve bu konuda kimseyle tartışmaya girmek istemiyordu. “Ben yaptım, oldu” diyecekti.
Diyecekti de, sonuçta Kürtlerin başı belaya girecekti.
Türkiye’yle de değil , Suriye’yle belaya girecekti.
Neyse ki yol yakınken uyarıda bulunuyorlar PYD/PKK’ya… Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim örneğin… Diyor ki, “ABD desteği sizi sarhoş etti. Ancak bu desteğin sonsuza kadar sürmeyeceğini anlamanız gerek.”
*
Peki Suriyeli bakan şu günlerde niçin Kürt örgütlerini uyarma gereği duymuş?
Nedeni, petrol alanlarının kontrolü sorunu…
Suriye’de en son saptanan verilere göre tahmini 2,5 milyar varillik petrol rezervi olduğu düşünülüyor. Savaş öncesinde Şam’ın toplam gelirlerinin yüzde 25’i petrolden geldiğine göre önemli bir rezerv söz konusu.
ABD destekli PYD/PKK güçleri de IŞİD teröründen temizlenen petrol alanlarının kontrolünde Suriye ordusuyla mücadeleye başlamış.
Muallim o yüzden, PYD/PKK’yı kastederek, “Onlar Suriye’nin hiçbir şart altında egemenliğinin ihlal edilmesine izin vermeyeceğini çok iyi bilirler” diyor.
Peki, PYD/PKK’nın arkasındaki ABD, Kürtlerin lehine belirleyici olamaz mı? Olamaz! Nedeni şu: Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, söz konusu açıklamayı Rusya’nın Soçi kentinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşmesinden sonra yapıyor. Yani, arkasında Rusya’nın gücü var. Bunu da tüm dünyaya gösteriyor.
Tamam, Kürt güçlerin arkasında da ABD’nin gücü var ama Pentagon’un Rusya’yla savaşı göze alması gerekir ki, bu hiç mümkün değil.
*
Bu arada Rusya’nın ABD’ye yönelik suçlamaları da es geçilmemeli. Çok ciddi suçlamalar bunlar. Rusya Savunma Bakanlığı, IŞİD’in Suriye’deki Amerikan birliklerinin konuşlandığı bölgelerde serbestçe faaliyette bulunduklarını ileri sürüyor.
Örnekse ABD’nin yasadışı Tanf askeri üssü çevresindeki IŞİD militanlarının varlığı… Rus ordusunun yaptığı takibe göre 600 kadar militan üssün bulunduğu bölgeden güneydeki gerilim azaltma bölgesine kaydırılıyor.
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, “Barış sürecinin sabote edilmesi halinde tüm sorumluluğun ABD’ye ait olacağını” söylüyor.
Ne ki, Washington onca ağır suçlamalara karşın, istifini hiç bozmuyor ve devam ediyor.
*
İşin içinde ABD’yle Rusya’nın karşı karşıya kalma olasılığı varken Suriye’yi nasıl bir finalin beklediğini kestirebilmek çok zor…