Engin Özpınar
Engin Özpınar

Varşova Paktı’ndan Varşova Zirvesi’ne

Rusya’nın SSCB olduğu yıllarda Avrupa’nın doğusunda bulunan ülkeler, NATO’ya karşı Varşova Paktı’nı kurmuşlardı.

Paktın içinde Moskova’nın önderliğinde, Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya ve Romanya bir araya gelmiş, ayrıca SSCB’nin parçaları olan Estonya, Letonya ve Litvanya da örgüte katılmıştı.

Bu durumda, SSCB, 1950’li yılların ikinci yarısından itibaren Avrupa’nın doğusunu nüfuz alanına katmıştı. NATO üyeleri olan Batı Avrupa’daki ülkeler, Moskova’nın soluğunu enselerinde hissetmeye başlamışlardı.

*

Gelelim bugüne…

SSCB’nin yerinde Avrupa’da (Sırbistan’ı saymazsak) yapayalnız kalmış bir Rusya var. Bırakın eski Varşova Paktı üyesi ülkeleri, kendi topraklarından kopan parçalar bile ona karşı. Ve hepsi NATO üyesi…

NATO’nun Varşova Zirvesi’nin kapanışında bir konuşma yapan Genel Sekreter Jens Stoltenberg, “Mukabele Gücü’nün mevcudiyetini 3 kat artırarak 40 bin askere çıkardıklarını, son dönemde NATO’nun doğusunda 8 yeni merkez oluşturulduğunu, Letonya, Estonya, Litvanya ve Polonya’ya çokuluslu askeri birlikler konuşlandırılacağını” açıklarken hedefin Rusya olduğunu da gizlemedi. Stoltenberg’e göre Rusya, NATO toprakları çevresinde askeri eylemlerle kışkırtıcılık yapıyordu.

*

Moskova’nın bundan böyle işi daha da zorlaşıyor.

Eskiden Varşova Paktı toprakları olan Avrupa’nın doğusu şimdi NATO toprakları haline geldi. Böylece NATO, Rusya’ya komşu oldu. Üstelik bu komşu Rusya yönetimini düşman olarak görüyor.

*

Tabii bu arada NATO’nun içinden geçtiği dönüşüm, bu dönüşümün taşıdığı riskler, büyük savaşları tetikleyecek gelişmeler, gözden kaçmamalı.

NATO’yu caydırıcı bir güç olmaktan çıkarıp bir savaş makinesi haline getirmenin olası sonuçları öngörülmüş olmalı.

Hele Rusya gibi büyük bir gücü, ayrıca uzaktan da olsa Çin’i, NATO’yla tehdit etmenin küresel barışa katkı sağlayıp sağlamayacağını iyi düşünmek gerek.

Eğer Varşova Zirvesi’nde alınan kararların sadece bir kararlılık gösterisi olarak kalacağına, caydırıcı olacağına inananlar varsa, ortaya çıkıp endişeleri gidermek zorundalar.

Yoksa NATO’nun Rusya’ya karşı askeri güç gösterisini alkışlamanın savaş çığırtkanlığından öte bir anlamı olamaz…

 

NATO’da siber savaş hazırlıkları

 

Varşova Zirvesi’nin ilginç sonuçlarından biri de siber saldırıya karşı alınacak önlemlerle ilgili kararlar oldu.

Tabii önce bu alandaki düşmanlar belirlendi.

Adı konulabilen iki düşman Rusya ve Çin’di. Siber saldırılarda en çok onlardan kuşku duyuluyordu.

Ancak dünyada yaklaşık 40 devletin saldırı amaçlı siber silah geliştirdikleri tahmin ediliyordu.

Tehdit büyüyordu. Önlem alınmalıydı.

NATO düğmeye bastı ve “ciddi boyutlara ulaşan bir siber saldırıya hedef olunması halinde, kolektif savunma öngören NATO’nun 5. maddesinin işletilmesine ve konvansiyonel silahlarla karşılık verilmesine” yeşil ışık yakıldı. Buna göre siber saldırı nereden geldiyse orası tank, top, tüfek gibi klasik silahlar kullanılarak vurulacaktı.

Bu, Rusya ve Çin’de bir nokta da olabilirdi.

Varşova Zirvesi’nden çıkan karar çok önemliydi.

Ne var ki, pek yankılanmadı… (Kaynak:DW)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X