Yemen’e saldırının meşruiyetini BM Güvenlik Konseyi’nin kararı sağlayacaksa, Suudi Arabistan şu anda gayrimeşru bir eylemin içinde sayılmalı.
Çünkü saldırıya ilişkin “Yemen” tasarısı Sana’nın bombalanmasından bir gün sonra BMGK’ya sunuldu ve henüz üyelerin onayından geçmedi.
Tasarı onaylanır mı, onaylanırsa ne olur gibi soruların yanıtları da boşlukta…
Suudi Arabistan’ın BM Daimi Temsilcisi Abdullah el Muallimi, operasyonun onaylanmasını ve Husilere silah ambargosu uygulanmasını öneren tasarı metniyle zevahiri kurtarabilir mi, göreceğiz.
x
Onay açısından ABD, İngiltere ve Fransa tamam da, Rusya ve Çin reddedebilir. Önlerinde Libya örneği var. Onun için yoğurdu üfleyerek yemek zorundalar. Suriye krizinde de aynısını yaptılar. Suriye’de dış güçlerin 4 yıldır sürdürdükleri yıkım çabaları tamamen yasadışı.
Riyad’daki Kral “Ben Amerika’nın iznini aldım” der demesine de “Hukuk olarak, yasa olarak yok öyle bir şey” yanıtını da alır.
Ancak, sözde Ortadoğu uzmanları çıkıp da, “Yemen, Husilerin kontrolüne girerek toprak bütünlüğü ve kurumları açısından devlet olma niteliğini kaybetmiştir” şeklinde fetva verdiyse Suudiler BMGK’dan ayrıca onay beklemezler.
x
Anımsayanlar vardır: Her şeyin uzmanı Fransız Bernard -Henri Levy ABD, İngiltere, İtalya ve Fransa’ya fetva vererek insanlık dışı saldırılara ve savaş suçlarına meşruiyet kazandırmaya çabalıyordu.
Düşünür bozuntusu Levy şimdi lanetle anılıyor ama iş işten geçeli çok oldu.
Libya artık eski Libya değil.
Bölünmüş, parçalanmış, iç savaşa sürüklenmiş, zenginlikleri talan edilmiş bir ülke var karşımızda.
x
Neyse ki Suriye’yi Libya’ya benzetemediler.
Ama fetvalardan da anlaşılıyor ki, Yemen’in gidişatı o yönde.
El Kaide, IŞİD ve benzeri diğer örgütlere gün doğdu. Şimdi hamileri Suudilerle birlikte Yemen’de cirit atabilecekler.
x
Oysa ABD’ye, Ortadoğu’daki onca deneyimden ve yanılgıdan sonra Yemen krizinde barışın dili yakışırdı.
Ve Washington isteseydi, işin içine Suudileri karıştırmadan, Yemen’deki tarafları masaya oturturdu.
Ama öyle anlaşılıyor ki, enerjiydi, petrol hattıydı, stratejik boğazlardı, coğrafyaydı derken bölgeden alınacak dersler bir türlü bitmiyor…
İşte böyle alay konusu olurlar!
Yemen’deki Husilerin partisi Ansarallah’ın yöneticilerinden Dayfallah Al Şami, “Cesaretleri varsa Arap orduları gitsin Gazze’yi korusun” diyor.
Arap ülkeleri ortak ordu, birleşik silahlı kuvvetler gibi yeni bir oluşumu tartışmaya başladılar ya, gönderme o konuya.
Husi partisi yöneticisi öneriyi alaya alırken şöyle konuşuyor:
“Birleşik Arap Silahlı Kuvvetleri oluşturulması kararı, hakları çiğnenen Arap halklarının çıkarlarını korumuyor. İsrail ordusunun sivilleri bombaladığı Gazze’ye bakın! Nerede Arap ordusu? Hiçbir Arap ordusu Filistin halkını kurtarmak istemiyor. Şarm El-Şeyh’te toplanan bakanlar, bugün yine İsrail’e desteklediklerini tekrarladılar. İsrail, tüm Arap devletlerine kıyasla kendi halkını çok daha iyi koruyor.” (Kaynak: Sputnik)