Erşan Solaklı
Erşan Solaklı
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Dublörlerden fedailere bir Menteş evreni denemesi: Dehşet Bey filmi üzerine

Köşe Yazısını Dinle

“İntikam, adaletin karanlıkta taktığı maskedir.”

2007 – 2008 yıllarında Murat Menteş’i ilk keşfedişimden sonra, kendisinin Garanti Karantina, Yeni Şafak’taki köşe yazıları, Dublörün Dilemması, Korkma Ben Varım ve Ruhi Mücerret kitaplarını afili filintalar döneminde okumuş ve Murat Menteş’e ait youtube üzerindeki bir çok içeriği tüketmiş (Klark serisi çok güzeldir!) bir okuyucusu olarak, kendisinin hikayesinden uyarlanan Dehşet Bey filminden bahsetmek istiyorum bu hafta size.

Beklenti olarak Onur Ünlü’nün çektiği Cingöz Recai gibi ne yazık ki son derece vasat bir filme (IMDB Puanı 4.8/10) maruz kalacağımızı düşünürken, ne mutlu ki içerisinde çok daha fazlasını bulduğum bir yapım oldu! Geçenlerde Dublörün Dilemması romanından uyarlanan tiyatro oyununu Bursa’da izleyip “Eh işte…” demiş, biri olarak Murat Menteş’in yazdığı bir şeyin uyarlanması konusunda endişelerim vardı.

Esasında kitaplardan uyarlanan tüm filmlerde okuyucular benzer hisleri taşır. Çünkü hiçbir zaman sizin hayalgücünüze ait bir karakteri ve kitabın sizde oluşturduğu ambiyansı tam olarak ekranda göremezsiniz. Dolayısıyla bu tarz girişimler okurların büyük bir kısmında hayal kırıklığı uyandırır. Bu konuda başarısızlığa düşmeyen en önemli film serisi bana kalırsa Yüzüklerin Efendisi’nin enfes üçlemesidir!

Menteş’e geri dönecek olursak, bu film M.K Perker ile olan çizgi roman serisinin bir uyarlaması olsa da, girişte saydığım tüm eserleri, yazıları ve söyleşilerinin bir senteziymiş gibi hissettirdi bana içerik ve senaryo açısından.

Filmin ikinci yarısı diyebileceğimiz intikam kısmına kadar her şey gayet iyi akarken, sonrasında “Hadi çok uzatmadan hızlıca bitirelim, artık 2 buçuk saat filmleri kimse izlemiyor.” diye alelacele bitirilmiş gibi geldi bana açıkçası. Keşke 40’ar dakikadan 4 bölüm mini dizi gibi olsaymış. Öyle olsa daha derli toplu olur, her birinin başına Menteş’in yazılarındaki gibi o bölümle ilgili bir epigraf da konulsa eminim ki daha fiyakalı dururdu (Bkz: Yazının girişinde benim yapmaya çalışıp, uydurduğum cümle).

Burada biraz SPOILER vereceğim için lütfen izlemediyseniz ve izlemek istiyorsanız dikkat edin ve alttaki paragrafı atlayın!

Musa Uzunlar’ın Melami çıkmasını, Murat Menteş’i fikren tanıdığımı düşündüğümden ve esasen dindar diyebileceğimiz bir temayülü olduğunu bildiğimden, Dehşet’in eve gizlice girdiği sahnede “Adam namaz kılıyor çıkmasın şimdi!” diyerek tahmin etmiştim. Hatta evde kedi görmesi, Muhammed Peygamber’in de kedileri sevmesi ve onun da kedisinin adının Müezza olmasını düşündüğümüzde, “Ya Murat abi, hahah, seviyosun abi böyle işleri!” dedirtip bana tebessüm de ettirdi. Onun dışında bazı fedailerin çok karikatürize kötü olması eğreti dursa da genel olarak verilmek istenen vijilantizm mesajı açısından bakınca göz ardı ettik diyelim.

Dövüş ve aksiyon sahnelerini ben epey beğendim. Aksiyon sahnelerinin arasında ergenliğimizin melankolik prensi Sagopa Kajmer’in “Bir Çok Kez Öldüm” şarkısının çalması, artık epey kopsam da, 2003’lerden beri dinleyeni olduğumdan şaşırtıp, mutlu da ettirdi.

Murat Menteş’i mahalleden bir abimi sever gibi sevdiğimden IMDB’de 9 puan verdim ancak hiç bilmediğim birinin filmi olsaydı maks vereceğim puan 7 olurdu (Aktif olarak anlık 7.2/10 puanı bulunuyor).

Umuyorum ki, Murat Menteş açısından Dehşet Bey, sinema/dizi endüstrisi için bir başlangıcı olur ve daha çok yazdığı işi görme bahtiyarlığına erişiriz efendim!

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X