Geçtiğimiz perşembe akşamı Bursaspor yönetimi gündeme dair bir basın toplantısı düzenledi ve inanın Bursaspor adına ilk kez bu kadar utanç duydum.

Başından sonuna çelişkilerle, tehditlerle dolu, son derece kötü bir üslubun hâkim olduğu toplantıyı üzüntü içerisinde izledik.

Yani “Neresinden tutsan elinde kalır” denir tam da öyle bir toplantı oldu.

Kendi deyimiyle ‘Manken Metin’ lakaplı İkinci Başkan Metin Genç çıktı, “Sulh hukuk gelir bakar; alacakla verecek örtüşüyorsa kayyum atar, örtüşmüyorsa kulübün feshine gider” dedi.

Hele bir de, “Kongre kararı alsak 45 gün sürer bu kulüp nasıl yürüyecek. Doğru düzgün birileri varsa gelsin Başkan’ın odasını kendisine tahsis edelim kulübü yönetsin” deyince neredeyse küçük dilimi yutacaktım.

Ertesi gün Divan Başkanlık Kurulu kanun maddesi de vererek kulübün feshedilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını ve istifa etseler ya da genel kurul kararı alsalar dahi yönetim kurulunun görev ve sorumluluklarının yeni başkan seçilene kadar sürdüğünü, sorumluluğun da ‘herhangi bir kimseye devredilemeyeceğini’ açıklayarak cevabı tokat gibi yapıştırdı.

Toplantıda Futbol Şube Sorumlusu Sedat Topaloğlu’nun takındığı tavır ve üslup ise bırakın Türkiye’nin şampiyonluk yaşayan 6 takımından birinin yöneticisine, en ücra bölgedeki amatör takım yöneticisine dahi yakışmayacak nitelikteydi.

Barış arkadaşımızın “Başkan Recep Günay istifa dilekçesini bırakıp gitti sanırım, durum nedir” sorusuna Topaloğlu’nun verdiği ilkokul çocuğunun espri seviyesindeki “Çokoprens almaya gitti” cevabı ise gerçekten toplantının en utanç verici anıydı.

Peki bu kadarla mı kaldı Futbol Şube Sorumlusu; tabii ki hayır.

“Yere düşmüş, sokağa atılmış Bursaspor… Bugün Bursaspor’u konuşuyorsanız (kendilerini göstererek) bu arkadaşlar sayesinde, Recep Günay sayesinde konuşuyorsunuz” diyecek kadar da alçak gönüllüydü(!).

Mali Asbaşkan Ali Ekber Kartum da, “Recep Günay yoksa biz varız” diyerek bırakmaya hiç niyetleri olmadığını net bir şekilde ifade etti.

Ancak unuttukları bir şey var ki Bursaspor Kulübü Başkan seçer ve Başkan’ın görevi bırakması durumunda seçimli kongreye gidilmesi zorunludur.

Benim bu toplantıdan anladığım bu arkadaşlar ya gerçekten bu işi yapabilecek tek oluşumun kendileri olduğunu düşünecek kadar akıl tutulması içindeler, ya da kulübün nereye doğru sürüklendiğinin farkında bile değiller.

Bakın ‘Vakıfköy’ün Çocukları’nın binbir emekle kazandığı 14 puanın 3’ü bugün-yarın Federasyon tarafından silinecek ve bu takım düşme hattına gömülecek.

Maalesef ki şu anki yönetim kimseye güven vermiyor ve ulusal lisansı bile çıkarmayı başaramayan bu arkadaşların vergi yapılanmasının bozulmasını engelleyebilecek ekonomik gücü de yok.

“Sorunları paralı yönetim mi çözecek” diyerek alaycı bir tavır takınıyorlar ya, hayır; güven veren bir yönetim çözecek.

Böyle bir yönetim gelir mi gelmez mi bunu da siz Recep Başkan’ın istifasının gereğini yapmadan öğrenme şansımız yok.

Çünkü kimse sizin sözünüze güvenip “Hadi çekilin biz varız” demez, diyemez.

Ya kardeşim binlerce taraftar istemediğini haykıyor, camia imza toplayıp istenmediğinizi yüzünüze söylüyor.

“Biz olmasak kulüp batar” diyorsunuz ya, siz varken de dibe doğru sürüklendiğimizi görmüyor musunuz?

Niçin hâlâ koltukları bırakmamak için direniyorsunuz?

Bursaspor’u sadece sizin sevdiğinize gerçekten inanıyor musunuz?

Şunu unutmayın ki bu takım bir kez daha küme düşerse geçmiş yönetimlerce yapılan yüzlerce hata unutulur ve ihale sadece size kalır.

Bir söz de Recep Günay’a. Belli ki yürümeyeceğini artık sen de kabullenmişsin Sayın Başkan. Sen hukuk adamısın ya, lütfen gerekeni resmi olarak yap da bu kaos son bulsun artık.

‘Dün maç vardı o ne oldu’ diyenlere de, ‘Bu kaos ortamında ne bekliyorsunuz ki’ derim sadece.