Günay Yumruktay / Söz Sizde
Günay Yumruktay / Söz Sizde

Engelsiz Buluşmalar’a konuk olduk

Köşe Yazısını Dinle

Bu sütunlarda daha önce de yer vermiştim. e-Twining ana çatısı altında Engelsiz Buluşmalar adıyla dijital ortamda düzenli olarak yapılan toplantılardan bahsetmiştim.

Engelsiz Buluşmalar özel eğitim ihtiyacı duyan çocukların, gençlerin, ailelerin, üniversitelerden akademisyen ve özel eğitim okullarında eğitim veren öğretmenlerin katıldığı ve zaman zaman Bursamızın da ev sahipliğinde yapılan bir platform.

Özel eğitim gereksinimi duyan öğrencilerin sorunları, akademik yaklaşımlar, eğitim sürecinde yaşanan aksaklıklar, sebepler ve çözüm yolları dile getiriliyor ve bu anlamda toplumsal bir farkındalık yaratılmaya çalışılıyor.

3.’sü gerçekleştirilen webinara ben de davet edildim konuk olarak birkaç cümle etme şansım oldu. Ama açıkçası kendi adıma söyleyebilirim ki, bilmediğim birçok konuyu öğrenme fırsatım oldu.

Bu ayki konu ağırlıklı olarak disleksi idi.

İzlenimlerimi yararlı olacağı düşüncesiyle sizlerle de paylaşmak istedim.

Disleksi bir hastalık değildir, sadece özel öğrenme güçlüğüdür… Özel öğrenme güçlüğü de, çocuğun yetersizliği anlamına gelmiyor.

Bizlerin genelde yanlış anladığı gibi öğrenememe gibi bir durumu yok yani.

Özel öğrenme güçlü olan çocukların zekâ puanı akranlarıyla benzerlik göstermekte. Yani, özel öğrenme güçlüğü demek zihin yetersizliği anlamına gelmiyor.

Bu arada, disleksiyi belki de en iyi anlatan bir filmi önerebilirim ailelere ve eğitimcilere: Her Çocuk Özeldir/ Yerdeki Yıldızlar…

Disleksi veya başka bir tanıyla özel eğitime gereksinim duyan çocukların eğitim gördükleri kurumlardaki araç gereçlerin yetersizliği ve eksikliği yanında okulların fiziki şartlarının da daha iyi hale getirilmesinin bir ihtiyaç olduğu dile getirildi.

Gündeme gelen diğer konu başlıkları da kısaca şöyleydi:

Mesela, özel öğrenme ihtiyacı duyan çocukların belki de en öne çıkan özelliği akademik bilgilerde unutmaya yatkın oldukları için sürekli eğitim içinde olmaları gerekiyor.

Pamukkale Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü’nden katılan bir akademisyenin ifadesi ile, ‘Çocuklarımız için en iyi yapılabilecek şey eğitim… Eğitim… Sürekli eğitim… Eğitimleri devam ettikçe her alanda başarılı olmaları için bir engel kalmaz. Kapasiteleri ölçüsünde bir meslek eğitim alabilirler, bir enstrüman kullanabilir, yetenekleri doğrultusunda yönlendirilip geliştirebilirler kendilerini.’

Ailelerin en çok arzu ettiği şeylerden birisi de, yaz tatillerinde çocuklarının herhangi bir aktiviteye katılamamaları.

Bir babanın deyimiyle, “Diğer çocuklar için belediyelerin veya özel kurumların düzenlediği yaz okulları programlarından bizim çocuklarımız faydalanamıyor. Çünkü onlar için programlar nedense pek düşünülmüyor. Çevremizde yakınımızda herhangi enstrüman, resim veya etkinlik  kursu yok maalesef” dedi.

Başka bir aile, son yıllarda olumlu gelişmeler olsa da özel eğitim sürecindeki bir çocuğun her eğitim döneminde farklı bir öğretmenle karşılaşmasını örnek gösterdi. Yani öğretmen sürekliliğinin olmayışı. Bu durumun çocuk üzerindeki etkisini ve öğretmenin verimliliğini düşünün.

Eğitimci ve akademisyenlerin gündeme getirdiği bir diğer konu, eğitimcinin çocuklar ve aileler üzerindeki etkisinin çok önemli olduğu ve eğitim fakültelerindeki öğrencilere kendi branşlarının yanında özel eğitim derslerinin de mutlaka verilmesinin isabetli olacağı belirtildi.

Çünkü, branş öğretmeni alacağı özel eğitim dersiyle ileride mesleğine başladığında karşılaşacağı özel öğrencilere nasıl davranması gerektiğini, ailelerin kabullenme süreci ve diğer çocukların bu konuda duyarlılığını pekiştirme açısından çok önemli olacağını ifade edildi.

Ayrıca, toplumdaki bazı yanlış algıların ve bazen de acımasız boyuta ulaşan önyargıların bununla aşılabileceğini dile getirdiler.

Gerçi, şu anki üniversite eğitim sisteminde, öğrenci isterse seçmeli ders olarak özel eğitim dersi alabiliyor ancak bu özel eğitim derslerinin eğitim fakültelerinde zorunlu hale getirilmesi eğitimcinin ufkunun açılması bakımından gelecekte toplumun bu konularda daha bilinçli olmasını sağlayacağı fikri dile getirildi.

Belki de en ilginç ve öğrenince şaşırdığım konu ise; özel eğitim meslek okulundan mezun olan çocukların diplomalarının yüksek öğretime devam ve bağımsız iş yeri açma konusunda geçersiz sayılması bilgisiydi.

Platformu oluştura, özel eğitim gören çocuklar için idealist bir yaklaşımla çabalayan Bursa Rüveyde Dörtçelik Özel Eğitim Meslek Okulu öğretmenlerine, Disleksi Öğrenme Güçlü Derneği’ne ve tüm katılımcılara teşekkür ediyorum.

İyi pazarlar.

1 adet yorum var

Bir adet yorum var

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X