40 yılı aşkın zamandır Bursa’da yaşıyorum. İlk geldiğim yıl lodosun sesinden uyuyamamıştım. Sonra yakınlarımın uyarmasıyla lodosla yaşamayı öğrendim. Eskiden kalorifer yoktu, lodoslu havada soba yakmak uzmanlık isterdi. Herkes sobasını nasıl yakacağını bilirdi. Şimdi lodos estiğinde sobadan zehirlenenleri gazetede okuyunca üzülüyorum. İnsanlar lodosu önemsemiyorlar.

Söylemek istediğim bu değil. Lodos bu sefer çok sert esti. Şehir birbirine karıştı. Televizyonda izlerken tedirgin oldum.

Fakat bir şeyi daha ortaya çıkardı. Lodostan sonra her yer naylon doluydu. Cadde kenarları, kuytular, boş araziler hep naylon poşetlerle doldu. Oradan oraya sürüklenip durdular.

Lodosun ertesi günü Çevre Yolu’ndan Samanlı’ya geldim. Bahçelerde ağaçların dalları naylon torba doluydu. Sanki ağaçlarda naylon poşet yetiştiriliyordu.

Bunu görünce lodostan daha fazla tedirgin oldum. Naylon poşetler her yanımızı kaplamıştı. Aslında o poşetler doğamıza lodostan daha zararlıydı. Nasıl yaparız bilemiyorum. Belediyemiz belki bir tedbir geliştirir. Aklıma gelen şu: Naylon poşet kullanmayı sınırlandırmak lazım. Kullandığımız naylon torbaları da gelişi güzel atmamak lazım. Lodos bize bunu gösterdi. Zarar verdiği kadar gözümüzü açtı. Lütfen siz de uyarın, yetkililerimiz naylon poşet için tedbir alsınlar.

Cüneyt KOŞAR

 

Pideli köfte çığırtkanları

 

Hafta içinde memleketten akrabalarım geldi.

Bursa’ya ilk kez geliyorlardı.

Kentin turistik yerlerini gezerken karnımız acıktı haliyle. İki alternatif sundum kendilerine…

“Bursa’nın döner kebabı da meşhurdur pideli köftesi de, hangisini yemek istersiniz” dedim. Oy çokluğu ile pideli köftede karar kılındı.

Pideli köftecilerin bulunduğu Kayıhan Çarşısı’na yöneldik.

Daha çarşının girişinden itibaren önümüze geçen komiler el kol hareketleriyle başladılar “Buyurun pideli köfte burada… Yanında tatlısı bedava” sözleriyle tacize… Biri bitiyor diğeri başlıyor…

Neredeyse elimizden tutup zorla oturtacaklar…

Terminal’deki otobüs işletmelerinin çığırtkanlarından farksız bir görüntü vardı…

Akrabalarım şaşırdı, ben üzüldüm.

Yolun ortasında dikilip de, vatandaşlara köfte çığırtkanlığı yapılır mı?

Çarşıda bu işi yapan tüm işletmelere zarar veriyor bu tarz satış şekli…

Bu çirkinliğe bir son verilmeli…

Herkes dükkânının kapısının önünden seslensin…

Az daha yemek yemeden dönecektik çarşıdan…

Hüseyin Y. K.

 

65 yaş üstüne bedavacı muamelesi!

 

65 yaş üstüne sarılar gibi yeşil otobüsler de ücretsiz. İyi, güzel. Gelgelelim, şoförler çok saygısız. Yaşlıları “bedavacılar” olarak niteleyip küçük düşürücü laflar ediyorlar. Utanmasalar 65 yaş üstü yolcuları otobüsten aşağıya atacaklar. Kimi yaşlılar dayanamayıp şoförü tersliyor, vay sen misin laf eden! Günün birinde laf yetiştirmeye dayanamayıp kalbi duran bir yaşlının ölüm haberi gelirse kimse şaşırmasın… Peki, belediye yetkilileri saygıdan, edepten, ahlaktan, insanlıktan bihaber şoförleri ayıklayamaz mı? Ya da insan olma eğitiminden geçiremez mi?

Bir emekli.