Çekirge sırtlarında Bursa’ya hâkim bir tepede 1365-1366 yılları arasında yapıldığı bilinmektedir.

Bulunduğu yerden dolayı Çekirge İmareti ve çevresinden çıkan şifalı sular sebebi ile Kaplıca İmareti de denmiştir.

Bu camiyi farklı kılan özelliği üst katında medrese olmasıdır.

Aslı Nedir?

Adından anlaşılacağı gibi banisi I. Murad Hüdavendigar’dır. Ancak hakkında hep farklı hikâye anlatılan cami bazı batılı seyyahlara göre önceden Bizans Sarayı ya da manastır olduğu ve sonradan camiye çevrildiği gibi aslı olmayan iddialarda bulunulmuştur.

Sebebi ise Bursa’daki diğer camilere hiç benzemeyen mimarisidir.

Hakkındaki bu iddialar o kadar ileri gitmiştir ki halk arasında anlatılana göre üst kattaki odaların boş durmasının sebebi, burada bulunan medrese öğrencilerinin, odaların eski sahipleri, keşişlerin ruhları tarafından rahatsız edilmesi ve karanlık dehlizlerde kovalanması, hatta birçoğunun oradan aşağıya atılarak sakatlanmasına sebep olmasıymış.

Bursa’ya Uğrayan Seyyahların Durağı 

Alt katında ibadet edilmesinin yanı sıra, Ahi teşkilatının ve yolcularında kullandığı bir yerdi.

Bu tür camilere, tabhâneli cami de denir. Bu, Osmanlı’nın misafirperverliğini gösteren güzel bir örnektir.

Evliya Çelebi’nin de uğrayıp, hakkında; “Tarz-ı binâsı hiçbir camiye benzemez, gayet musannadır” dediği bilinmektedir.

Caminin girişindeki mekânın ortasında mermerden büyük bir şadırvan bulunur. Bu mekândan bir iki basamakla çıkılan ikinci mekân asıl namaz kılma yeridir.

Birincisiyle bunun arasındaki zemin farkına pabuç koyma nişleri yapılmıştır.

Zamanla şadırvan ve çevresi de namaz alanına katılmıştır.

Türk mimarisi estetiği ile akdeniz ve çevresindeki mimari anlayışın harmanlandığı bir imarettir.

Güzel manzarası ve sessiz ortamı ile sevdiklerinizle çay içmeye gidecebileceğiniz aynı zamanda çocuklarınıza tarihimizin izlerini gösterebileceğiniz yerlerden biridir Hüdavendigar Cami.

Gidip görmenizi gölgesinde bir çay içmenizi tavsiye ederim.

Sağlıklı günler, iyi pazarlar dilerim…

Furkan Özyön