Yazının başlığı, bir sistemin adı…
Sistem şöyle çalışıyor;
Çeşitli vakıflar, Kurban Bayramı yak-
laşınca “bağış” topluyor.
*
Aslında…
“Bağış” adı altında yatırılan miktar-
la, halk kurbanlıklara hissedar oluyor.
Örnek verecek olursak;
‘X’ vakfı, kurban bağış fiyatını 500
TL olarak ilan ediyor… Toplam yüz ki-
şinin bağışta bulunduğunu varsayalım:
500X100 = 50 bin TL toplamış
oluyor.
*
Bu hesaba göre…
Vakıfların 500 küçükbaş, 70 tane de
büyükbaş kurbanlık kesmesi gerekiyor.
Çünkü kurbanlık sektöründeki değer-
lendirmede; 7 küçükbaş kurbanlık, bir
büyükbaşa tekabül ediyormuş.
Bunu ben de yeni öğrendim…
*
Biraz daha araştırdım…
Vakıflar bu toplanan paralarla, teda-
rikçiler arasında kurbanlık alım ihalesi
açıyorlar.
Aslında buraya kadar bir sıkıntı gö-
zükmüyor.
*
İşte tam bu aşamada…
İhaleyi kazanan tedarikçiye gayri
resmi olarak soruluyor: “Makas para-
sını ne kadar vereceksin?” Bu ücret
pazarlığa tabi…
*
Kayıtlara geçmeyen bu pazarlık so-
nunda…
Küçükbaş kurbanlıkta tanesi yakla-
şık 150 TL, büyükbaş kurbanlıkta ise
yine yaklaşık bin TL’ye “makas parası”
adı altında anlaşma sağlanıyor.
*
Bundan sonra neler oluyor…
Sizin anlayacağınız; ihale sonunda
söz konusu vakıflar, hayvan başına te-
darikçiye sadece belli bir miktar “ma-
kas parası” ödüyor.
Vakıflar etlerin çok az bir bölümünü,
kendi belirlediği adreslere gönderiyor.
Ancak tonlarca et, tedarikçide kalı-
yor.
*
Peki bu etler ne oluyor?
Bu aşamada tedarikçide panik baş-
lıyor.
Çünkü etlerin rakiplerinden önce pi-
yasaya satılması gerekiyor.
*
Bağış yapan vatandaş, bu sistemin
sadece dekor bölümünü görüyor…
O da şöyle:
Noter huzurunda kesim tutanakları,
temizlik had safhada, kamera görüntü-
leri falan filan…
Aslında bu kadarını yapmayan va-
kıflar da mevcut.
*
Buyurun size bir liberal ekonomi
modeli daha…
Ancak size tavsiyem; Google’a
şunu yazıverin bakalım karşınıza neler
çıkacak…
“Kurban bağışı kesim ihalele-
rinde yolsuzluk.”
Yazın ki; Kurban Bayramı’nda kur-
banlık siz olmayasınız…