Dün yine bu köşede yer almıştı…
Öncelikle, Toprak Koruma ve
Arazi Kullanımı Kanunu’nda yapılan de-
ğişikliğin kabul tarihini
30.04.2014 olarak düzeltelim.
*
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM
Başkanvekili Akif Hamzaçebi ilk arayan
oldu…
“Satışlarda dikkat edilmesi gere-
ken unsur; arazilerin
sadece tarım arazisi
olarak işletilmesi-
dir.”
*
Hamzaçebi, şahsının
ve CHP’nin tarım arazi
ve işletmelerini çok
önemsediğini belirtti.
Sonrasında…
“4 ile 6 milyon
tarım işletmesi bu-
lunmakta.
Bu işletmelerin verimini artırmak
için, bu ölçeği büyütmek gerekiyor”
dedi.
*
CHP olarak Anayasa Mahkemesi’ne
yaptıkları itiraz konusu için, “ arazi sa-
tışları sınırdaşların niyetine emanet
edilmemelidir” dedi.
*
“Önalım Hakkı” davasını yaşamış
bir isim…
Kenan Karabıyık adlı okurumuz ise
konuya mail atarak dahil oldu.
*
Karabıyık, şu anda yaşanan durumu
şöyle anlatıyor:
“15.05.2014’ten sonra satılan
her tarımsal araziye ‘mirastan gel-
mesi veya aile malları ortaklığı ol-
ması aranmaksızın’ sınırdaş komşu-
su tarafından 8/i maddesi ikinci fık-
rasına dayanarak ‘önalım hakkı’
davası açılabilmektedir. Ve tapuda
gösterilen değer üzerinden alabil-
mektedirler…
Yani özetle; herkes herkese “Sı-
nırdaşlık Önalım Hakkı” davası
açabilmektedir. Bunun da iki zo-
runlu şartından birincisi; tarımsal
arazi olması, ikincisi ise
15.05.2014’ten sonra ve sınırdaş-
komşu araziden sonra satılmış ol-
masıdır.”
*
Konuyu toparlayacak olursak…
6537 sayılı Kanun’un
“Yönetmelikler”inde 8/i maddesi ile ilgili
bir maddenin bulunmadığı ileri sürülü-
yor.
Bu nedenle, 8/i maddesinin ikinci fık-
rasını müstakilleştirmekte ve herkese sı-
nırdaş-komşusuna dava açabilme hakkı-
nı yaratmakta.
Ancak…
Bu durum, kanunun yazılış amacının
dışına çıkılmasına yol açtığı görüşü ağır
basıyor.