İlginç bir hikâye…
İskoçya’da Fleming adında yok-
sul mu yoksul bir çiftçi yaşarmış. Gün
lerden bir gün, tarlada çalışırken bir çığ-
lık duymuş. Hemen sesin geldiği yere
koşmuş. Bir de bakmış ki beline kadar
bataklığa batmış bir çocuk. Kurtulmak
için çırpınıp duran çocuk, bir yandan
da avazı çıktığı kadar bağırıyormuş.
*
Burasını uzatmayalım…
Çiftçi, çocuğu bataklıktan çıkararak
ölümden kurtarmış.
Ertesi gün Fleming’in evinin önüne
gelen gösterişli şık giyimli bir aristokrat
arabadan inmiş ve çiftçinin kurtardığı
çocuğun babası olarak tanıtmış kendini.
*
‘‘Oğlumu kurtardınız, size bu-
nun karşılığını vermek istiyorum’’
demiş şık giyimli aristokrat.
Yoksul ama onurlu Fleming, ‘‘Ka-
bul edemem!’’ diyerek isteği geri çe-
virmiş.
*
Kader ağlarını işte tam burada ör-
meye başlamış… O sırada kapıdan çift-
çinin küçük oğlu görünmüş.
‘‘Bu senin oğlun mu?’’ diye sor-
muş aristokrat. Çiftçi gururla ‘‘Evet!’’
demiş.
*
Aristokrat ikinci hamlesini yapmış…
‘‘Gel seninle bir anlaşma yapa-
lım. Oğlunu bana ver, iyi bir eği-
tim almasını sağlayayım. Eğer ka-
rakteri babasına benziyorsa, ilerde
gurur duyacağın bir kişi olur.‘‘
Bu konuşmalar sonunda Fle-
ming’in oğlu aristokratın desteği ile eği-
tim görmüş.
*
Aradan yıllar geçmiş…
Çiftçi Fleming’in oğlu Londra’daki
St. Mari’s Hospital Tıp Fakülte-
si’nden mezun olmuş ve tüm dünyaya
adını penisilini bulan Sir Alexan-
der Fleming olarak duyurmuş.
*
Bir süre sonra aristokratın oğlu za-
türreye yakalanmış…
Bilin bakalım onu ne kurtarmış:
Penisilin!
*
Yaşanmış bu öyküde işte size üç isim…
Aristokratın adı: Lord Randolp Churc-
hill.
Oğlunun adı: Sir Winston Churchill.
Kurtaran doktor: Çiftçinin oğlu Sir
Alexander Fleming.
*
Üç ders ise şöyle…
1-Paraya gereksiniminiz yokmuş gibi
çalışın.
2-Hiç acı çekmemiş gibi sevin.
3-Hiçbir şey beklemeden verin.
Karşılığı nasıl olsa gelecektir…