Bir zamanlar çocuklara “Büyüyünce ne olacaksın?” diye sorulduğunda doktor, öğretmen, mühendis gibi cevaplar verilirdi.
Bugün aynı soru sorulduğunda alınan cevap giderek daha sık şu oluyor: Influencer.
Artık ünlü olmak için bir şey üretmek, uzun yıllar emek vermek ya da bir alanda uzmanlaşmak gerekmiyor. Bir video, bir akım, birkaç saniyelik bir görüntü yeterli olabiliyor. Şöhret hızlandı, kısaldı ve kolaylaştı. Ama tam da bu yüzden değeri de aynı hızla aşınıyor.
Sosyal medya, gençlere bir hayal satıyor:
“Bir gecede ünlü ol, kısa yoldan para kazan, hayatını kurtar.”
Bu hayalin parlak tarafı sürekli gösterilirken, arka planı pek konuşulmuyor.
Oysa bu “kolay şöhret” kültürü, beraberinde ciddi sorunlar getiriyor.
Emek değersizleşiyor
Yıllarca okuyan, çalışan, kendini geliştiren insanlar görünmez hâle gelirken; anlık popülerlik, kalıcı başarının önüne geçiyor. Gençler için “sabır” ve “istikrar” artık sıkıcı kavramlar gibi algılanıyor. Her şey hızlı olmalı, sonuç hemen gelmeli.
Herkes sahnede, kimse izleyici değil
Herkes anlatıyor ama kimse dinlemiyor. Herkes uzman, herkes fenomen, herkes haklı. Bu durum özellikle gençlerde onay bağımlılığı oluşturuyor. Beğeni sayısı, izlenme oranı, takipçi artışı; öz değerin yerini alıyor.
Anne-babalar kaygılı, eğitimciler çaresiz
Anne-babalar çocuklarının geleceği için endişeleniyor:
“Gerçek bir meslek mi, geçici bir heves mi?”
Eğitimciler ise gençleri uzun vadeli hedeflere yönlendirmekte zorlanıyor. Çünkü sosyal medyada başarı, çoğu zaman çalışmadan da mümkünmüş gibi gösteriliyor.
Peki çözüm ne?
Sorun sosyal medya değil; onu nasıl ve ne için kullandığımız.
Influencer olmak başlı başına kötü bir hedef değil. Ancak bir amaç değil, bir araç olmalı. Üretimle, bilgiyle, değerle beslenmeyen şöhret; hem bireyi hem toplumu yorar.
Gençlere “fenomen olma” hayalini değil, bir alanda iyi olma fikrini anlatmak gerekiyor.
Anne-babalara yasaklamayı değil, rehberlik etmeyi…
Eğitim sistemine ise dijital dünyayı yok saymak yerine doğru okumayı.
Çünkü bir günde ünlü olmak mümkün olabilir.
Ama bir ömür ayakta kalmak, hâlâ emek istiyor.

Flipboard