Bugün fark ettim ki elimdeki telefonun en sessiz ama en güçlü uygulaması artık sosyal medya değil; harita uygulamaları.
Eskiden yalnızca bir noktadan diğerine giderken açtığımız bu uygulamalar, şu an davranışlarımızı yönlendiren görünmez bir rehbere dönüştü.
Bir mekâna girmeden önce kapıya değil, ekrana bakıyoruz. Bir işletmenin başarısı artık “nerede olduğu” ile değil, haritada nasıl göründüğü ile ölçülüyor.
Yorumlar, puanlar, fotoğraflar… Harita sosyal ağa döndü
Bugün haritalar yalnızca yol tarif etmiyor; bize karar verdiriyor.
Bir restoranın kapısına kadar gidip yine de önce yorumları okumadan içeri girmeyen bir toplum olduk.
Puanlar, fotoğraflar, kullanıcı deneyimleri… Hepsi bir mekânın dijital kimliğini oluşturuyor.
Şunu açıkça söyleyeyim:
Gerçek hayattaki deneyim bile bazen haritada gördüğümüz birkaç satır bilginin arkasında kalıyor.
Bu yüzden hem kullanıcı, hem işletme olarak harita ekranında görünür olmak, sokakta görünür olmaktan daha değerli hâle geldi.
Yapay zekâ işin içine girince haritalar bambaşka bir şeye dönüştü
Harita uygulamalarına entegre edilen yapay zekâ sistemleri, bizi daha da kendine bağlamaya başladı.
Yandex’in işletme özetleri, Google’ın yorum analizleri, Apple’ın mekân kartları…
Artık onlarca yorumu okumaya gerek yok;
yapay zekâ bizim yerimize bütün mekânı özetliyor.
Bir mekânı seçerken sadece “puanına” değil, yapay zekânın “burası nasıl bir yer?” sorusuna verdiği cevaba bakıyoruz.
İnsan unsuru geri çekilirken, algoritma deneyimi öne çıkıyor.
Haritalar artık bir ekonomik Alan: Adsız, sessiz ama etkili

Şunu çok net söyleyebilirim:
Haritalar artık bir teknoloji ürünü değil, bir ekonomi.
Küçük bir işletme açtığınızda ilk düşündüğünüz şey artık “iyi bir lokasyon” değil;
haritada doğru görünmek, doğru yorum almak, doğru sırada çıkmak.
Harita üzerinden gelen trafik gerçek dünyadaki gelirinizi belirliyorsa,
bu platformlar artık ekonomik bir altyapı hizmeti hâline gelmiş demektir.
Algoritmaların sessiz gücü: Son kararı kim veriyor?
Her şeyin merkezinde ise görünmeyen bir aktör var: algoritmalar.
Bir işletmenin hangi sırada görüneceği,hangi mekânların “önerilen” kategoriye alınacağı,
kimin hangi rotaya yönlendirileceği…
Bütün bunlar bizim değil, algoritmaların tercihleriyle belirleniyor.
Ve en tehlikelisi şu:
Bu kararların nasıl verildiğini bilmiyoruz.
Haritalar büyüdükçe, “biz mi seçiyoruz, bize mi seçtiriliyor?” tartışması daha fazla büyüyecek.
Şehirde gezerken bile şehrin bizden gizlediği köşeler var
Bir şehirde yürürken artık adımlarımızı biz değil, harita belirliyor.
Pratiklik sağlıyor evet, ama aynı zamanda şehir deneyimini tek tipleştiriyor.
Binlerce kişiyi aynı mekânlara yönlendiriyor.
“Keşif” dediğimiz şey, bir süre sonra algoritmanın sunduğu seçeneklerden ibaret oluyor.
Şehrin gizli köşeleri, sessiz pasajları, bilinmeyen lokantaları…
Hepsi yavaş yavaş görünmez oluyor.
Haritalar yeni sosyal platformlarımızdır
Bugün haritalar:
- Tercihlerimizi şekillendiriyor,
- Ekonomiyi yönlendiriyor,
- Şehir deneyimimizi yeniden yazıyor.
Bu uygulamaları artık sadece bir “yol gösterici” olarak görmek mümkün değil.
Onlar bugün dijital mekânlar; sosyolojik, ekonomik ve kültürel etkileri olan güçlü yapılar.
Ve ben yazıyı şu soruyla bitirmek istiyorum:
Biz gerçekten haritaları mı kullanıyoruz, yoksa haritalar mı bizi yönlendiriyor?

Flipboard